Bu yıl iki Kore arasındaki savaşın 70’inci yıldönümüdür. Kuzey ve Güney Kore eskiden tek bir millet olan ancak İkinci Dünya Savaşının ardından 1945 yılında ikiye ayrılan 1950 yılından itibaren de aralarında ciddi bir savaşın yaşandığı ülkelerdirler. Bu ülkeler arasındaki savaş 1953 yılında barış anlaşması değil ateşkes aracılığı ile sonlanmıştır.
Güney Kore Cumhurbaşkanı Joon Jae-İn ise BMT Genel Kurulundaki konuşmasının bir başka bölümünde şöyle bir açıklamada bulundu: ” Kore yarımadasında barış süreci hala işlemektedir. Ancak daha önce barışın sağlanması hususunda bizi umutlandıran değişiklikler durdurulmuştur. “
Uzmanlar açısından Güney Kore cumhurbaşkanı Amerika ve Güney Kore liderleri arasındaki müzakerelere değinmek istemiştir. Amerika ve Kuzey Kore liderleri Haziran 2018’den bu yana 3 kez görüşmüşlerdir. Ancak iki ülke arasındaki güvensizlik hala devam etmekte.
Geçen yılki Stockholm’deki Washington-Pyongyang heyetlerinin görüşmeleri de Kore çıkmazından kurtulmak için gösterilen bir çabaydı. Ancak yine de başarısızlıkla sonuçlandı. Şimdi de Amerika ve Kuzey Kore liderlerinin üç kez görüşmelerine rağmen Kore yarımadası krizinin hala çözüme ulaşmaması büyük bir soru işareti teşkil etmektedir.
Siyasi gözlemcilere göre, Amerika’nın müzakerelerde ahitsizlikler yapması Kore yarımadası müzakerelerini sonuçsuz bırakan en önemli etkendir…Buna ilaveten Kuzey Kore hükümeti açısından Amerika başkanı Donald Trump’ın maksimalist ve anormal istekleri de bu müzakerelerin başarısızlığında etkili olmuştur. Son nokta ise Amerika hükümetinin Güney Kore ile beraber Kore Yarımadasında ortak tatbikat düzenlemesi de bölgede güvensizlik ortamını iyice alevlendirmiştir.
Bu yüzden Kore savaşının üstünden 70 yıl geçmesine rağmen Kuzey Kore ve Güney Kore sürdürülebilir bir barış elde edememişlerdir. Buna rağmen Güney Kore cumhurbaşkanının Kore savaşının 67’inci ateşkes yıldönümü bağlamındaki sözleri iki Kore’nin barışa varması için en uygun fırsat olabilir. Çünkü Amerika’nın bölgedeki varlığı ve tatbikatlar düzenlemesinin kriz ve gerilimden başka bir getirisi olmamıştır.
Siyasi uzmanlara göre, Trump ve Un’un üç kez görüşmesi ve varılan anlaşmalar, Amerikalı devlet adamlarının kamuoyu nezdindeki sadakatini ve performansını ölçmek için iyi bir fırsattır. Trump da bu fırsatı selefleri gibi değerlendiremeyip bu sınavda büyük bir yenilgi aldı.
Tabii Trump’ın Un ile üç kez görüşmesinin sırf başkanlık seçimleri öncesi Kuzey Kore’den taviz koparmak doğrultusunda olduğu aşikardı. Buna rağmen Trump bu anlaşmalardaki taahhütlerini yerine getirmeyerek her şeyi sıfır noktasına geri getirdi. Bu yüzden Amerika eski ulusal güvenlik danışmanı John Bolton ” Trump’ın Kuzey Kore’ye yönelik maksimum baskısının yenilgiye uğradığını itiraf etmiştir.
Aslında Trump’ın bu anlaşmaları sırf kendisi için avantaj koparmak ve Amerika kamuoyunu kandırmak için yaptığı ortadadır. Her halükarda Güney Kore lideri de Amerika’nın sırf kendi çıkarları peşinde olduğunu anlamış olmalıdır. Güney Kore liderinin Kore yarımadası krizinin sonlanmasına vurgu yapması da aslında üstü kapalı bir isyan sayılır.
Amerika’nın ciddi etkisi altında bulunan Güney Kore Amerika’nın krizin çözülmesini istemediğini yavaş yavaş anlamaya başlamıştır. Gelecekte Güney Kore’nin bu süreci ciddi şekilde bağımsız olarak yönlendirmek istemesi de muhtemel görünüyor.