ABD’nin Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) 33 yıldır uyguladığı silah ambargosunu tam da Doğu Akdeniz’de gerilimin tırmandığı bir dönemde kaldırması, hem bölgesel güvenliği baltalayan ciddi bir stratejik körlük, hem de Washington’ın Türkiye ile Yunanistan arasındaki muhtemel ara bulucu pozisyonunu zayıflatan tarihi bir hata olarak kayıtlara geçti.
ABD yönetiminin aklını okumak mümkün olmayabilir ancak 33 yıllık ambargoyu böyle bir zamanda kaldırma eyleminin karşılığı, en hafif tabiriyle “stratejik körlük”, en doğru tabiriyle “aba altından Türkiye’ye sopa göstermektir.”
ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun birkaç gün önce kamuoyuna duyurduğu “GKRY’ye silah ambargosunun kaldırılması” kararı, Doğu Akdeniz konusunda yeterince inisiyatif almamakla eleştirilen Trump yönetiminin bu konudaki stratejik perspektif noksanlığını bütün çıplaklığıyla gözler önüne serdi.
“Ölümcül olmayan silahları” kapsayan bu kararın, bölgedeki mevcut askeri denklemi kısa vadede herhangi bir şekilde değiştirebileceğini söylemek doğru olmaz.
ABD yönetiminin bu konuda uzun süredir bir çaba içinde olması, Rusya’nın GKRY üzerindeki etkisini azaltmak istemesi, Kongre’deki Rum/Yunan lobisinin etkisi ve bunun gibi maddeler, Washington’ın söz konusu kararının yanlışlığını ortadan kaldırmıyor.
Kararın bizatihi yanlış olması bir yana, zamanlamasının en az içeriği kadar kaygı verici olduğu açıktır. ABD yönetimi, “bir yıldır hazırlık yapıyordum, Rusya’nın oradaki etkisini azaltmak öncelikli çıkarım, bu kararın Doğu Akdeniz’deki güncel durumla ilgisi yok” diyerek işin içinden sıyrılabileceğini düşünüyorsa fena halde yanılıyor demektir.
Öte yandan ABD, söz konusu kararın Ankara’da “ABD, Doğu Akdeniz’de Rum tarafının yanındayım mesajı veriyor”dan farklı şekilde okunmayacağını bilecek kadar Türkiye’yi yakından tanıyor.
Dolayısıyla orman yanarken itfaiyeci olması beklenen bir ülkenin ateşe körükle gitmesinin meşrulaştırılabilir bir izahı bulunmuyor.
AMBARGONUN KALDIRILMASININ ARKA PLANI
Esasen Trump yönetiminin, “Rusya’nın GKRY üzerindeki etkisini azaltma” amacını güttüğü doğru ve bu çabaya yönelik adımları geçen yıla uzanıyor.
2019 aralık ayında Kongrede, “Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji İşbirliği Yasası” olarak bilinen düzenlemenin kabulüyle bu konuda ilk somut adım atıldı. Yasada, bölgede GKRY, İsrail ve Yunanistan’ın iş birliğinin önemine dikkat çekildikten sonra, ABD’nin Rum yönetimine uyguladığı ambargonun kaldırılması gerektiğine vurgu yapıldı.
Aynı yasada, Türkiye’nin Ada’da 40 bin askerinin bulunduğu, ABD’nin ambargosundan dolayı GKRY’nin Rusya ve başka ülkelerden silah aldığı ve bunun ABD’nin çıkarlarıyla uyuşmadığı başlıkları yer aldı.
Öte yandan 20 Aralık 2019’da Başkan Donald Trump tarafından imzalanarak yürürlüğe giren “2020 Ulusal Savunma Yetki Yasası” (NDAA), ABD’nin 1987 yılından beri GKRY’ye uygulamakta olduğu silah ambargosunun “koşullu olarak” kaldırılmasını öngörüyordu.
Buna göre ABD Başkanı, Rum yönetiminin “para aklama denetimleri konusunda ABD ile çalıştığını” ve “Rus askeri gemilerinin adaya bakım ve yakıt ikmali için demirlememesi için gerekli adımları attığını” Kongrenin ilgili komitelerine teyit etmediği sürece ambargolar kaldırılmayacaktı.
ABD yaptırımları kaldırdı ancak Washington’da hiç kimse Rum yönetiminin yukarıdaki iki şartı yerine getirdiğini ve Trump yönetiminin de Kongreyi bu şekilde bilgilendirdiğini söyleyemez.
Trump, 14 Nisan 2020’de yayımladığı bir başkanlık kararnamesiyle söz konusu yasalardaki GKRY bölümlerinin uygulanmasıyla ilgili yetkiyi ABD Dışişleri Bakanına devretti.
Temmuz ayında kameralar karşısına geçen Pompeo ise, “ABD Dışişleri Bakanlığı, Kongre ödeneklerine ve bildirimlerine bağlı olarak, artan ikili güvenlik ilişkileri kapsamında (Rum yönetimine) uluslararası askeri eğitim vermeyi ve öğretim fonu sağlamayı planlıyor. Bu adım, Doğu Akdeniz’de istikrarı sağlama adına anahtar bölgesel ortaklarla ilişkileri geliştirme çabalarımızın bir parçasıdır.” ifadelerini kullandı.
KARARIN İÇERİĞİNDE NE VAR?
Pompeo’nun duyurduğu silah ambargosunun kaldırılması kararına yakından bakılırsa açıklamada yer alan “non-lethal”, yani “ölümcül olmayan silah” ifadesi dikkat çekiyor.
“Ölümcül olmayan silah” ifadesi, esasen GKRY’nin ABD’den tank, top, tüfek, uçak ya da bunun gibi öldürücü özelliği olan herhangi bir silah alamayacağını ancak taser (şok tabancası), koruyucu yelek, askeri ekipmanlar ve askeri diğer hizmetleri satın alabileceğini belirtiyor.
Kaldı ki ekonomik olarak zor durumda olan GKRY’nin ABD’den herhangi bir savunma unsuru alıp almayacağı da henüz net değil.
Bu bakımdan söz konusu kararın, bölgedeki mevcut askeri denklemi kısa vadede herhangi bir şekilde değiştirebileceğini söylemek doğru olmaz.
Bir diğer husus da söz konusu kararın ABD’nin 2021 Mali Yılı için (1 Ekim 2020 – 30 Eylül 2021) geçerli olması. Ancak taraflar bir sonraki mali yıl için yeniden görüşerek kararın devamı noktasında anlaşabilecek.
Dolayısıyla “ambargonun askıya alınması” kararının gelecek yıl devam edip etmeyeceği, devam ederse bu sefer ölümcül silahları da kapsayıp kapsamayacağı, Türk-Amerikan ilişkilerinin yakın geleceğinin en önemli konu başlıklarından biri olacaktır.
DİPLOMASİDE “ZAMANLAMA” BAZEN HER ŞEYDİR
Kararın ardından Amerikan tarafının, “Doğu Akdeniz’deki mevcut tansiyonun farkındayız ancak bu aldığımız kararın güncel durumla ilgisi yoktur” şeklinde meseleyi tevil etmeye çalışan yaklaşımının Ankara nezdinde beyhude bir çaba olduğu açıktır.
Hatta Pompeo’nun, “Doğu Akdeniz’deki gerilimin farkındayız ama aldığımız bu karar doğrudur” şeklindeki sözleri ayrıca tepki çekti.
3 Kasım’daki başkanlık seçimleri öncesinde başı dumanlı olan ABD’nin dış politikadaki “dikkat dağınıklığı” bir nebze olsun anlaşılabilir; ancak GKRY kararıyla aslında ortada bir “stratejik körlük” olduğu ortaya çıktı.
Türkiye ile Yunanistan ve Fransa’yı Doğu Akdeniz’de karşı karşıya getiren zor denklemde elini taşın altına koyması gereken “en önemli NATO müttefikimiz” ABD’nin, tam da ara buluculuk yapması gereken bir zamanda taraflar arasındaki mevcut güvensizliği daha da artıracak ve Rum Yönetimi’nin elini güçlendirecek bir adım atmasının uluslararası ilişkiler literatüründe tanımı yok.
ABD yönetiminin aklını okumak mümkün olmayabilir ancak 33 yıllık ambargoyu böyle bir zamanda kaldırma eyleminin karşılığı, en hafif tabiriyle “stratejik körlük”, en doğru tabiriyle “aba altından Türkiye’ye sopa göstermektir.”
Bu bakımdan, söz konusu kararın şimdilik 1 yıl geçerli olması ve sadece ölümcül olmayan silahları kapsaması, olayın zamanlamasının vahametini hafifletmeye yetmeyecek ikincil unsurlar olarak not edildi.
KONGRE’DEKİ RUM/YUNAN LOBİSİNİN ETKİSİ
Trump yönetimi her ne kadar “Rusya’nın etkisini azaltmak” amacına vurgu yapsa da, Kongrede uzun süreden beri Türkiye’ye karşı GKRY’ye silah ambargosunun kaldırılması için lobi yapan isimlerin olduğu bilinen bir durum.
Başta Demokrat Senatör ve Dış İlişkiler Komitesi Kıdemli Üyesi Bob Menendez ile aynı komitenin Cumhuriyetçi Üyesi Senatör Marco Rubio gibi isimler, hem Rum Yönetimi’ne silah ambargosunun kaldırılması, hem de Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de artan etkinliğinin sınırlandırılması için çaba sarf ettiler.
Zaten yukarıdaki “Doğu Akdeniz Güvenlik ve Enerji İşbirliği Yasası”nın iki mimarı olan bu isimler, Senatoda bu yönde bir anlayış birliği oluşturabilmek için her fırsatı kullandılar.
Bu yönüyle söz konusu kararı, son dönemde ABD Kongresinde oluşan Türkiye karşıtı havanın bir uzantısı olarak okumak da mümkün.
Sonuç olarak ABD yönetimi, hayli kritik bir zamanda attığı bu adımla hem Ankara’ya yanlış bir mesaj göndermiş, hem Doğu Akdeniz konusundaki stratejik pozisyonunu zayıflatmış, hem de ikili ilişkilerdeki mevcut sorunlara lüzumsuz olarak bir yenisini eklemiştir.