Cumartesi, Nisan 27, 2024

Son Haberler

İlgili Yazılar

11 yıl sonra ikinci kez ‘one minute’

Demokrat Parti’nin 2020 başkan adayı Joe Biden adaylık sürecine malum Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alarak başladı. Sandıktan umudunu kesen muhalefete de desteğini açıkladı. Türkiye’ye yönelik açıklamalarının ardından Biden, “Bazı ülkelere dürüstçe müdahale edeceğim. Ortak bir ajanda etrafında birleştireceğim” diyerek “proje aday” olduğunu görmemizi sağladı.

Kovid 19’a boyun eğen, ırkçılıkta kendisiyle yarışan, Büyük Buhran’dan sonra en büyük ekonomik krizle boğuşan ABD’nin başkan adayının, elinde propaganda yapmak için oldukça fazla materyal varken sınırlarını aşarak darbecilere selam vermesi proje adayı olduğunu gözler önüne serdi. Eski ABD Başkanı George W. Bush döneminde ulusal istihbarat direktörü olarak görev yapan John Negroponte’nin Demokratların adayı John Biden’e açık destek vermesi de büyük resmi anlamamıza yardımcı oldu.

Büyük resimdeki gri renk

Tabii anlamayanların sayısı da oldukça fazla… Anlayıp üç maymunu oynayanlar ise olayı deşifre eden, ilk tepkiyi gösteren İletişim Başkanı Fahrettin Altun’u hedef almak ve hedef göstermekle meşgul. Onlar, büyük resmin içinde gri rengi temsil ediyorlar. Gri propagandada üstlerine yok. George H. W. Bush ve Barack Obama’nın yarış atı Biden ile aynı resimde yer almak onlar için gayet doğal, birlikte vesayete yelken açmaları oldukça olağan… Muhafazakar görünümlü liberallerin kayıkta yer alma çabaları da görünmeye değer… Biz gemimize bakalım, onlar Biden’in kayığında turlamaya devam etsinler. Kayıkta FETÖ’cülere, PKK/YPG’lilere ve destek verdikleri/verecekleri siyasetçilere oldukça yer var. Sisi, Selman, Zayed ve Hafter ile aynı yolculuktalar. Ancak yolları kısa. Bizim gemilerimiz malum Akdeniz’de, Karadeniz’de… Yolları ise epeyce uzun… Yükleri de bir o kadar ağır. Bağımsızlık yolunda hızla ilerleyen Fatih, Yavuz, Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis sancağımızı denizlerde dalgalandırıyor. Güzel haberler geldikçe kayık ittifakı derin sularda dalgalara kapılıyor.

Biden dostu FETÖ’cüler

Biden meselesine dönecek olursak… Osman Kavala ile başlayalım. Gezi Parkı eylemlerine yönelik hazırlanan iddianamede FETÖ’nün eylemlere aktif olarak katıldığı ortaya çıktı. 15 Temmuz’dan sonra TSK’dan ihraç edilen Kurmay Yarbay Bülent Sevindik itirafçı olarak verdiği ifadede örgütün eylemlerde rol alan sendika ve sivil toplum örgütlerine aktif destek verdiğini, kendisinin de eylemlere katıldığını söyledi. O dönem İstanbul Güvenlik Şube Müdürü olan Yunus Dolar da verdiği ifadede eylemlerin belirli bir tek merkezden planlandığını söyleyerek, Osman Kavala’nın eylemcilerin akıl hocalığını yaptığını belirtti. Burada duralım! FETÖ, Gezi kalkışması başarısız olunca sahneye kendisi çıkarak sırasıyla 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişiminde bulunmuştu. Biden’in amacına hizmet etmek değil mi bu? Kavala’nın fon desteğiyle hem de… Biden’ın özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef alan hadsiz açıklamalarında, “Ama bence daha önce yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz” ifadeleri Gezi kalkışmasında rolü, 15 Temmuz darbe girişiminden de haberinin olduğunu gözler önüne sermiyor mu? Aynen öyle… Casusluk suçundan tutuklu olan Kavala’ya omuz veriyor, FETÖ’cüleri koruyor. Ve dahası güçlendirmekten söz ediyor. Joe Biden’ın Türkiye ziyaretinde görüştüğü isimler arasında en başı Osman Kavala çekiyor, ABD’de ise düzenli olarak FETÖ’nün ABD imamı ve Türk Amerikan Birliği (TAA) Başkanı Faruk Taban ile görüşüyor. FETÖ firarisi ve ABD’deki finansal işlerinde ve lobicilik süreçlerinde önemli roller oynayan, ABD vatandaşı olduktan sonra adını “Kevin” olarak değiştiren Kemal Öksüz ve ABD’de yaşayan FETÖ firarisi Bayrock Stone şirketi sahibi Burak Yeneroğlu ile yine Biden’i sıklıkla aynı fotoğraf karelerinde görüyoruz. Hani yukarıda büyük resim demiştik ya sanırım netleşmeye başladı.

Bu kadar da değil. Casus var casus! Kim mi, Can Dündar… Joe Biden, Can Dündar’ın eşi Dilek Dündar ve oğlu Ege Dündar ile görüşmüştü. Görüşme de Ege Dündar’a, “Çok cesur bir baban var” diyerek, Can Dündar’ın kimin kayığında casusluk ve etki ajanlığı yaptığını belgelemişti.

CHP ile ortak dostlar

Biraz daha açmaya çalışalım: FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında ‘casusluk’ suçundan tutuklu yargılanan Osman Kavala, Gezi kalkışmasında da yargılanıyor! Kaldı ki Osman Kavala, Gezi sürecinin devam etmesi için medya yapılanmasına girdi. Aralarında hakkında kırmızı bültenle yakalama kararı bulunan Dündar’ın da bulunduğu sekizsgazeteciye görev verilmesini planlandı. Bir kısım medya mensupları ile irtibata geçti. Çok sayıda kişiyle görüştü. Bu kapsamda yeni bir televizyon kanalı ve internet yayıncılığı kurulması ya da mevcut bir televizyon kanalının satın alınması çalışmaları yaptı. Gezi sürecinin devamı ve yaşanması muhtemel Gezi benzeri olayların medya vasıtasıyla gündemde tutulması amaçlandı. Kavala’nın kurulacak medya organlarına kaynak sağlanması için ABD, Almanya, İngiltere ve bir kısım Avrupa ülkeleri ile temasa geçilmesi, toplantılar yapılması hedeflendi. Soros ve Alman Vakfı’yla irtibat konuları görüşüldü. Guardian Vakfı’ndan bazı şahıslarla görüşme yapıldı. Tüm bunlar telefon görüşmelerine yansıdı. “Duran adam” “Piyano çalan adam”, “Yeryüzü iftarları” senaryolarının altından da Otpor/Canvas ile özdeşleşen ve Türkiye’de bu şekilde anılan “Occupy” ile ilgili Kavala’nın başkanı olduğu Açık Toplum Vakfı fonlaması Anadolu Kültür A.Ş. çıktı. Videolar, sergiler, eş zamanlı haberler aynı organizasyon çerçevesinde piyasaya sürüldü. Kavala’nın en büyük destekçisi hiç şüphesiz CHP oldu.

MİT tırlarının durdurulmasına ilişkin görüntülerin yayınlanması ve Cumhuriyet gazetesi davalarının firari sanığı gazeteci Can Dündar da Gezi Parkı eylemlerine ilişkin soruşturma ile söz konusu eylemlerde insanları galeyana getirmeye ve yönlendirmeye çalıştığı, olayları engellemeye çalışan kolluk kuvvetlerine yönelik olay yerinde bulunan terör örgütü mensuplarının direncini artırmaya çalıştığı, organizasyon içerisinde kendisine verilen etki ajanlığı görev ve faaliyetini yürüttüğü ortaya çıkarılmıştı.

Peki, Can Dündar ve Osman Kavala’nın Türkiye’de sözcülüğünü yapan siyasi partinin adı nedir?

CHP..

İlişki net mi? Net..

ABD’de durum nasıl?

Onu da yazalım şimdi..

Biden ile aynı karede, aynı toplantılarda samimi bir şekilde gördüğümüz FETÖ ABD imamı Faruk Taban ve FETÖ firarisi ve örgütün ABD’deki finansal işlerinde ve lobicilik süreçlerinde önemli roller oynayan Kemal Öksüz; örgütün 17-25 Aralık 2013’teki yargı darbe girişiminden iki hafta önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu ABD’de ağırlamıştı. Kendisine özel kahvaltı programı da düzenlenmişti. Söz konusu program basında yer alınca Kemal Kılıçdaroğlu büyük eleştiriler almıştı. Kemal Kılıçdaroğlu, Biden dostu FETÖ ABD İmamı Faruk Taban’la görüşmesine yönelik eleştirilere, “Bir sabah kahvaltısı vermek istediler. Biz de gittik. Basına ve medyaya kapalıydı açık olmasını çok isterdik. Çünkü yaptıkları çalışmaları bütün ayrıntılarıyla anlattılar. Çok memnun olduk” demişti. Yani eleştirileri yok sayarak, Biden dostu FETÖ’cülerle birlikte olmaktan memnuniyet duyduğunu belirterek terör örgütü temsilcileriyle görüşmesini savunmuştu. Joe Biden ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye ve ABD’deki dostları görüldüğü üzere ortak isimler. Amaç ve hedefleri de aynı olunca haliyle CHP’nin Biden’in açıklamaları yerine İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un açıklamalarına tepki göstermesi oldukça anlaşılır bir durum.

Demokratlara seçim bağışı

FETÖ’nün ABD’de 2016 başkanlık seçiminde Demokrat Parti’nin adayı Hillary Clinton’ın seçim kampanyasına yaklaşık 2 milyon dolar bağışladığı da unutulmamalıdır. Çok değil yedi ay önce ise ABD’nin Virginia eyaleti Delegeler Meclisi’nde düzenlenen oturumda konuşan Demokrat Parti Üyesi Delege Mark D. Sickles, Fairfax kentindeki Amerikan Türk Dostluk Derneği’nden arkadaşları olarak tanıttığı firari FETÖ’cüler Adem Yavuz Arslan ve Abdülhamit Bilici’nin ‘sürgün edilmiş’ medya çalışanları olduğunu söylemişti. Vatansız birer hain olduklarını perdelemeye çalışmıştı.

‘Ben siyonistim’

Tabii Biden’in 2016 yılında Dünya Yahudi Kongresi’nde, “Siyonistim, Siyonist olmak için Yahudi olmak gerekmiyor” sözleri, BAE, İsrail, Yunanistan, Mısır ve Suud medyasından sürekli aldığı desteği de unutmamak lazım. Özetle, 11 yıl önce Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde Davos Zirvesi’nde siyonizme “one minute” çıkışına destek vermek yerine içeride kendisini hedef alanlar ile “Ben siyonistim” diyen Joe Biden’ın Erdoğan hakkında sarf ettiği sözlere yanıt veren Fahrettin Altun’un açıklamalarından rahatsız olanlar aynı kişiler. Sessiz kalanlar mı? Onlar 19 yıldır sessizler…

Kaynak: star.com.tr / Umut Kartal / Uluslararası Medya Enformasyon Derneği (UMED) Eğitim Koordinatörü

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar