İsrail’in bölgedeki saldırganlığının genişlemesi ve yoğunlaşması, Seyyid Hasan Nasrallah ve bazı Hizbullah komutanlarının yanı sıra çok sayıda sivilin Lübnan’da şehit edilmesiyle birlikte, Amerikalı yetkililer savaşta İsrail’i silahla desteklediklerini itiraf ettiler.
Bu bağlamda ABD Senatosu Silahlı Kuvvetler Komitesi’nin kıdemli üyelerinden Demokrat Senatör Mark Kelly, Siyonist rejimin Lübnan’daki suçlarında ABD yapımı güdümlü bombalar kullandığını itiraf etti. böylece ilk kez bir Amerikalı yetkili, İsrail’in savaşta Amerikan silahları kullandığına dair açıkça itirafta bulundu. Bu demokrat senatör resmen şunları söyledi: Siyonist rejim bu saldırıda 900 kg (2000 lb) “Mark 84” bomba kullandı.
ABD onlarca yıldır İsrail’in en önemli silah tedarikçisi konumunda ve Siyonist rejime her yıl 3,8 milyar dolar askeri yardım sağlıyor. Bu yardımda savaş uçaklarından güçlü güdümlü bombalara kadar pek çok askeri malzeme yer alıyor.
“CRS” Kongre Araştırma Servisi’nin raporuna göre ABD, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Siyonist rejime diğer tüm ülkelerden daha fazla dış yardım gönderdi; Stockholm Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü SIPRI, 2018’den 2022’ye kadar Siyonist rejime devredilen tüm silahların yüzde 79’unun ABD tarafından sağlandığını belgeledi.
Gazze savaşının başlaması ve İsrail’in Gazze’de yaşayan Filistinlilere yönelik saldırganlığının artmasıyla birlikte Siyonist rejimin siyasi, mali ve silah desteğinin miktarı da arttı ve Washington bu rejime en gelişmiş silahları sağladı. Amerika İsrail’e siyasi desteğini de artırdı fakat İsrail’in başta kadın ve çocuklar olmak üzere Gazze halkına karşı işlediği suçların boyutunun ortaya çıkması, tıp merkezleri, sağlık merkezleri, eğitim merkezleri ve savunmasız insanları hedef alması üzerine Uluslararası Af Örgütü’nün de aralarında bulunduğu birçok uluslararası kuruluş, Washington’a İsrail’e yardımı kesmesi çağrısında bulundu.
Tüm taleplere rağmen Amerikalı yetkililer İsrail’in işlediği suçları protesto eden iç ve dış kamuoyuna karşı korsan rejimin cinayetlerini savunmaya devam etti ve Tel Aviv’in bu silahları kendini savunma amaçlı kullanıldığını öne sürerek silah tedarikini meşrulaştırdılar.
Şimdi İsrail’in saldırganlığının genişlemesi ve Siyonist rejimin Lübnan’a yönelik saldırılarıyla birlikte, Amerikan silahlarının savunmasız insanları öldürmekte kullanılmasının diğer yönleri de ortaya çıktı. Geçtiğimiz birkaç gün içinde İsrail, Beyrut’un güney banliyölerini bombalayarak bu bölgedeki Lübnanlı birçok vatandaşın yanı sıra Lübnan’daki Hizbullah Genel Sekreteri Seyyid Hasan Nasrallah’ı ve bir grup Hizbullah komutanını şehit etti.
ABD’den işgal altındaki bölgelere askeri silah transferini denetleyen Güvenlik Politikası Reformu Merkezi’nin kurucularından Stephen Semler, Lübnan’da işlenen suçlarda ABD’nin izlerini gördüğümüzde şaşırmamamız gerektiğini belirterek “Bu konu pratikte kanıtlanmış durumda ve Güney Lübnan’a karşı Amerikan silahlarının kullanıldığını gözlemlemek şok edici ve tuhaf görünmüyor.” Dedi. Amerikalı araştırmacı şunu vurguluyor: “İsrail’in şu anda yaptığı her şey Amerika olmadan mümkün değil; Batı Asya’da gerilimi artıracak anlaşma işte budur.”
Lübnan’daki suç ve cinayetlerin hacmi, kamuoyunun dikkatini Washington’un İsrail’e koşulsuz desteğine daha fazla çekti. Öyle ki bazı Amerikalı yetkililer, Washington’un koşulsuz desteğinin, Siyonist rejimin yeni politikasında planlarını Washington’la paylaşmamasına bile yol açtığına inanıyor; bu konu pek çok eleştiriyi beraberinde getirdi.
Ancak Amerikalı yetkililer hâlâ İsrail’e yardım etme konusundaki tutumlarında ısrar ediyorlar; geçenlerde isimleri açıklanmayan üç ABD’li savunma yetkilisi, bölgedeki gerilimin tırmanmasına rağmen ABD’nin Siyonist rejime silah göndererek desteğini sürdürdüğünü açıkladı./
