2024 ABD başkanlık seçimlerinde Donald Trump ve Kamala Harris arasındaki yarış giderek kızışıyor. Anketlerde başa baş giden adaylar arasındaki mücadele, özellikle salıncak eyaletlerde kritik bir noktaya ulaşmış durumda.
1787’de sosyetik Elizabeth Powell‘ın gelecekteki Birleşik Devletler’in nasıl bir yönetime sahip olacağını -cumhuriyet mi yoksa monarşi mi- sorması üzerine Kurucu Babalardan Benjamin Franklin, “Cumhuriyet, eğer onu koruyabilirseniz,” yanıtını vermişti. O tarihten bu yana, Amerika Birleşik Devletleri‘nde demokrasinin en azından resmi düzeyde “hayatta kalma” kabiliyeti hiç sorgulanmamıştı.
5 Kasım 2024‘te Amerika Birleşik Devletleri’nin 47. başkanının seçileceği seçimler gerçekleşecek.
Mevcut kampanya sürecinde demokrasi teması, başkanlığın iki ana adayı olan eski Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump ve Demokrat Başkan adayı Kamala Harris‘in en çok vurguladığı konu haline geldi.
Trump, Demokratları idari kaynakları muhaliflerle mücadelede kullanmakla suçlarken, Harris ve destekçileri ise Cumhuriyetçileri açıkça faşist olmakla itham ediyor.
Güç dengesi
The New York Times‘ın (NYT) haberine göre, eylül ayından bu yana Trump 71 etkinliğe katılarak tüm salıncak eyaletler dahil 14 eyaleti ziyaret ederken, Harris 53 etkinliğe katılarak yedi salıncak eyaletten altısı dahil dokuz eyaleti ziyaret etti.
Trump altı bağış toplama etkinliği düzenlerken, Harris dört etkinlik gerçekleştirdi. Toplanan bağışlar açısından Harris, önemli bir üstünlük sağlamayı sürdürüyor.
Federal Seçim Komisyonu‘nun (FEC) en güncel verilerine göre, Harris’in eylül ayı bağış toplama miktarı rakibinin üç katına ulaştı.
Haberlere göre Harris 221,8 milyon dolar toplamayı başarırken, Trump aynı dönemde yalnızca 62,7 milyon dolar toplayabildi. Demokrat Parti’nin adayı “eldeki” fon miktarında Cumhuriyetçi rakibini geride bırakıyor.
Harris, temmuz sonunda yarışa girmesinden bu yana anketlerdeki avantajını da yitirmeye başladı. Örneğin, Eylül ayında yapılan 35 anketten sadece altısı Trump’a üstünlük sağlarken, üçü beraberliği gösterdi.
Harris’in ulusal ortalamadaki liderliği 1 Eylül’den 6 Ekim’e kadar yüzde 1,8’den yüzde 2,1’e yükseldi. Ancak ekim ayında yapılan 25 anketin şimdiden yedi tanesi eski başkanın lehine sonuçlandı.
Anket toplayıcısı Real Clear Politics‘e (RCP) göre, 23 Ekim itibarıyla Harris’in liderliği 0,3 puana geriledi.
Bu oran Demokratların zaferi için yeterli görünmüyor. Aynı tarihte, 2016’da eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton‘ın Trump’a karşı farkı 5,5 puandı.
2020 ekim sonunda, dönemin Demokrat Parti adayı Joe Biden (mevcut ABD başkanı) Trump’ın 8,1 puan önündeydi. Her iki aday da seçim gününe kadar avantajlarının bir kısmını kaybetti, ancak o zamanki göstergeler Harris’in şu anki durumundan çok daha yüksekti.
Clinton bile yüzde 2,1 daha fazla delege oyu kazanmış olmasına rağmen, Seçici Kurul’da yeterli çoğunluğu sağlayamadığı için kaybetmişti (kazanmak için en az 270 oy gerekiyor).
Başka bir deyişle, Harris’in Trump’ı halk oyunda geçmesi ancak yine de başkanlık seçimlerini kaybetmesi eşit derecede olası görünüyor.
Salıncak eyaletlerde son durum
Her şey salıncak eyaletlerde belirlenecek (toplam 93 seçmen oyu). FiveThirtyEight (538) adlı veri analiz kuruluşuna göre 24 Ekim itibarıyla Trump; Arizona‘da (1,8 puan), Georgia‘da (1,5 puan), Pennsylvania‘da (0,3 puan) ve Kuzey Carolina‘da (1,2 puan) önde. Harris ise Wisconsin‘de (0,2 puan), Michigan‘da (0,7 puan) ve Nevada‘da (0,1 puan) az farkla liderliğini sürdürüyor.
Bu verilere göre, bugün seçim yapılsa Trump 281, Harris ise 257 seçmen oyuna sahip olacak.
Financial Times ve Ross School of Business tarafından yapılan yeni bir ortak ankete göre, ekonomik konularda seçmenlerin yüzde 44’ü Trump’a, yüzde 43’ü ise Harris’e daha fazla güveniyor.
Eylül ayında yapılan benzer bir anket bu konuda Demokrat adayın avantajını -yüzde 44’e karşı yüzde 42- göstermişti.
Gallup‘un ekim ayında yaptığı bir ankete göre ekonomi, seçmenlerin oy tercihlerinde belirleyici bir faktör olmaya devam ediyor.
Ankete göre bu konuda Trump’a güvenenlerin oranı yüzde 54, Harris’e güvenenlerin oranı ise yüzde 45.
İktidar geçişi için tahminler
Her iki adayın başa baş gitmesine rağmen, bazı Amerikalı seçim uzmanları ve siyaset bilimciler öngörülerini paylaşmaktan çekinmiyor.
Son 10 ABD başkanlık seçiminin dokuzunu (2000 yılı hariç) doğru tahmin eden tarihçi Allan Lichtman, Eylül ayı başında Kamala Harris‘in 2024’te kazanacağını açıkladı.
Ünlü analist ve siyasi danışman Nate Silver, 23 Ekim’de The New York Times için kaleme aldığı köşe yazısında Trump’ın muhtemel zaferini öne sürdü: “İçimden bir ses Donald Trump‘ın kazanacağını söylüyor.”
Bununla birlikte, her iki adayın da neredeyse eşit performans göstermesinin, herhangi bir öngörüye güvenmeyi gereksiz kıldığını vurguladı.
Silver, Cumhuriyetçilerin zaferini destekleyen argümanlardan biri olarak Trump’ın “sessiz” seçmenlerini işaret etti.
Uzmana göre, kamuoyu araştırma şirketleri henüz bu seçmen kitlesine “ulaşamadı” ve bu nedenle hesaplamalarında yine yanılabilirler. Ancak anketlerin Harris’i de hafife alıyor olabileceğini belirtti.
Bu durumun olası bir nedeni, kuruluşların Trump’ın şansını doğru hesaplayamadıkları 2016 ve 2020’deki hatalarını tekrarlamama çabası olabilir.
Ayrıca Silver, kendi tahmin modelinin yedi kararsız eyaletin altısında bir adayın kazanma olasılığını yüzde 60 olarak öngördüğünü vurguladı.
Beraberlik senaryosu
ABD’deki pek çok gözlemci, iki adaydan hiçbirinin Seçici Kurul’da gerekli 270 oyu kazanamayacağı bir senaryoyu da göz ardı etmiyor.
Örneğin CNN, hem Trump hem de Harris’in 269’ar oya sahip olmasıyla sonuçlanacak üç farklı seçmen dağılımı kombinasyonu sundu. Böyle bir durumda başkanı seçme yetkisi “bir eyalet, bir oy” sistemiyle çalışan Temsilciler Meclisi‘ne geçiyor.
Dolayısıyla, iki adaydan hangisinin destekleneceğine eyalet delegasyonu karar veriyor. Bir adayın kazanabilmesi için en az 26 oya ihtiyacı var.
“269’a 269” senaryosunda başkan yardımcısı, ‘bir senatör, bir oy’ sistemiyle çalışan Senatotarafından seçilecek.
Temsilciler Meclisi 20 Ocak’a kadar bir başkan seçemezse, senatörler Meclis kararını verene kadar yeni bir başkan yardımcısını geçici devlet başkanı olarak atayabilecek.
Fakat başkan yardımcısı 20 Ocak’a kadar seçilemezse, ABD Anayasası’nın 20. değişikliği devreye girecek ve buna göre Temsilciler Meclisi Başkanı (şu anda Cumhuriyetçi Mike Johnson) geçici olarak başkanlık yetkilerini üstlenecek.
Yeni oluşumda hem Senato hem de Temsilciler Meclisi’nin başkan yardımcısını ve başkanı seçeceğini belirtmekte yarar var. Şu anda Cumhuriyetçiler Temsilciler Meclisi’nde, Demokratlar ise Senato’da çoğunluğa sahip.
2024 yılında Senato’nun üçte biri ve Temsilciler Meclisi’nin tamamı yeniden seçime gidecek. Dolayısıyla 3 Ocak 2025 tarihinde, güç dengesinin bugünkünden farklı olabileceği yeni bir Kongre göreve başlayacak.
Pek çok anket, Cumhuriyetçilerin Senato’da çoğunluğu elde etme şansı olduğunu gösteriyor.
Temsilciler Meclisi’nde ise durum daha belirsiz. Ancak The Economist‘in tahmin modeline göre, her iki durumda da (Cumhuriyetçiler ya da Demokratlar Meclis’i kazanırsa) zafer marjı dar olacak.