Putin şöyle devam etti: “Amerikan makamlar, ülkelerinin siyasi, ekonomik ve askeri açıdan her duruma karşı koyacak vaziyette olduğunu düşünüyorlar. Bu tür toplumların sorunu, güçlü oldukları için, yanlış yapsalar da bir sorun oluşmayacağını düşünmeleridir.”
Putin, Amerika karşısındaki sorunlara ve meselelere ayrıca zorbalığı ve işlevsiz yaklaşımına değinerek, bu tür sorunların daima artmakta olduğunu ve Amerika’nın bu sorunlara karşı koyamayacağı zamanın da geldiğini, tam güven ve sağlam adımlar ile Sovyetler Birliğinin yoluna koyulduğunu söyledi.
Rusya devlet başkanı, Amerika’nın mevcut durumundan yola çıkarak, Sovyetler Birliğinin dağılmasına sebep olan İkinci Dünya Savaşının ardından yaşadığı durumu, Amerika için de tekrarlanmakta olduğunu belirtiyor.
Putin’in bu eleştirisi ve uyarısı aslında Amerika’nın zorba ve tek taraflı yaklaşımına da işaret etmektedir. Eski Amerika başkanı Donald Trump’ın Beyaz Saray’dan ayrılmasına rağmen Amerika hala bu zorba siyasetlerini sürdürmekte ısrarcıdır. Bu bağlamda Joe Biden, tüm yalan iddialarına rağmen hep diğer ülkeleri tehdit ederek yaptırımları bir baskı aracı olarak kullanma gibi zorbalıkla siyasetlerini yürütmek istiyor.
Bu doğrultuda Vladimir Putin, Washington’un Moskova’ya karşı yaptırımlarına tepkide, “Amerika yanlışlıkla diğer ülkelerden gelen tehditleri yok etme gücüne sahip olduğunu düşünüyor. Bu tamamen yanlış.”
Gerçekte Amerika, hegemon küresel güç olma iddiası çerçevesinde pratikte çok taraflılığa karşı çıkarak uluslararası arenada zorbalığa ve dayatmaya dayalı üstün güç olma statüsünü korumak istiyor.
Putin 2019 yılında Amerika’nın Trump dönemindeki tavırlarına tepki olarak, Soğuk Savaş askeri yapısının ortadan kalktığını, Amerika’nın tavırlarının küresel istikrarı yok ederek dünya güvenliğine tehdit oluşturduğunu, kimi ülkelere yönelik ekonomik ve siyasi baskıların uluslararası kurallara aykırı olduğunu belirtti.
Aslında uyarı mahiyeti taşıyan Putin açıklamalarında ilk kez açıklanan bir başka mesele de Amerika’nın tavırları ve yaklaşımının Sovyet Birliğini aratmaması ve doğal olarak böyle bir yaklaşımın sürmsinin, bu ülkenin dağılmasına yol açacağıdır. Nitekim, Sovyetler Birliği örneğinde de 70 yılın ardından nihayet 1991’de Soğuk Savaş Sovyetlerin dağılması ile sona buldu.
Amerika’nın farklı alanlardaki gücünün kademeli olarak azalması, yıllardan beri Amerika’nın çöküşü başlığı altında siyasi analistlerin dikkatini çekerek küresel ilişkiler ve siyasi literatüründe konuşmaya başlanmıştır.
Bu konu sırf Amerika’nın rakip ve muhalifleri değil, Batılı siyasi ve akademik çevrelerde de konuşulmaya başlanmıştır.
Amerika meseleleri uzmanı Mustafa Hoşçeşm’e göre “Amerika’nın çöküşü ve dağılması, tek gecelik bir olay değildir. Amerika’nın çöküş süreci uzun süreden beri başlamıştır.”
Eleştirmenlere göre Amerika’nın gücü, ister iç ister dış boyutta çöküşe yüz tutmuştur. Amerika içinde ekonomik, sosyal ve hatta güvenlik krizleri, iç terörizm ve etnik ve sınıfsal çatlaklar büyümeye başlamıştır.
Dış arenada da sırf askeri gücü değil yarı yumuşak gücü yani ekonomik gücü çöküşe geçmiştir. Birçok uzmana göre Amerika’nın yumuşak gücü de zayıflamıştır.
Şimdi Putin, Washington’un işlevsiz girişimleri, siyasetleri ve yaklaşımlarından yola çıkarak nihayetinde Sovyetler Birliği ile aynı kaderi paylaşacağını belirtiyor. /