ABD, tarihin ilk atom bombasını 2. Dünya Savaşı’nda Japonya’nın Hiroşima şehrine 6 Ağustos 1945 tarihinde attı.
Pasifik Muharebeleri sırasında atılan bomba yüz binlerce kişinin ölümüne, yaralanmasına ve sakat kalmasına yol açtı.
Hiroşima’nın yüzde 70’ini yok eden uranyum katkılı ve yaklaşık 13 bin TNT (tri-nitro-toluen) kuvvetindeki atom bombası, atıldığı noktada 3 bin santigrat derece ısı oluştururken, 1,5 kilometre çapındaki alanda her yeri tamamen yok etti. Atom bombası, ilk anda 80 bin ve yılın sonuna dek ise 140 bin insanın ölümüne sebep oldu.
Saldırı sonrasında Hiroşima’ya yardım götürmeye giden kişiler, saldırı sonrası oluşan radyoaktif yağmura maruz kalarak hayatını kaybetti.
İki amaç
Dönemin ABD Başkanı Harry Truman’ın verdiği kararla atılan bombanın iki muhtemel amaca yönelik olduğu, bunların Japonya’ya karşı savaşın bir an evvel bitirilerek ABD askerlerinin ölümlerinin önüne geçilmesi ile, devam eden Sovyet tehdidine karşı ABD’nin gövde gösterisi olduğu ifade ediliyor.
Truman, Doğu Asya’da Rus kontrolünden endişe duyuyordu.
Bombanın projesi, testi ve gerçeği
Fizikçi Albert Einstein, 1939’da ABD Başkanı Franklin Roosevelt’e yazdığı mektupta, Nazilerin bir atom bombası yapmaya çalıştığını söyledi.
ABD’liler de 1941 yılında Tennessee eyaletinde “Manhattan Projesi” adı altında atom bombası geliştirmeye başladı. Proje liderliğine ABD’li Robert Oppenheimer getirilirken, projede çoğunlukla Nazilerden kaçan Alman bilim adamları yer aldı. New Mexico eyaletinde 1945’in Temmuz ayında yapılan test denemesi başarıyla sonuçlandı.
26 Temmuz 1945’de İngiltere, Çin ve ABD’nin “Potsdam Bildirisi” ile teslim olma çağrısı yaptığı Japonya, 28 Temmuz’da “şartsız teslim olmayacağını” açıkladı.
Japonya, 3 Ağustos’ta İttifak cephesine “anlaşmalı barış” teklifi yaptı ancak teklif kabul görmedi. Bunun ardından 6 Ağustos’ta Hiroşima’ya atom bombası atıldı. 9 Ağustos’ta da Nagazaki atom bombasıyla hedef alınacaktı. Dönemin Japonya İmparatoru Hirohito, 15 Ağustos’ta Japonya’nın teslim olduğunu ilan etti.
Atom bombası sonrası, ABD’liler ölü sayısının 117 bin, Japonlar ise yarım milyona yakın olduğunu açıkladı. Ayrıca “Hibakuşa” ismi verilen mağdurlarda korkunç yaralar açıldı.
Hibakuşalar üzerindeki tıbbi araştırmalar, radyasyon zehirlenmeleri hakkında doktorları detaylı bilgilere ulaştırırken, nükleer güç sanayisine de emniyet seviyelerinde ölçü standardı sağladı.
2. Dünya Savaşı’nın kırılma noktası olan atom bombası, Japonya’nın teslim olmasını sebep oldu. Ortaya çıkan sonuç, uluslararası ilişkileri dönüştürdü.
ABD ve Sovyetler Birliği, 1950’ye kadar geliştirdiği daha kuvvetli hidrojen bombalarını kıtalararası balistik füzelere (ICBM) nasıl monte edeceğini formüle etti ve dünya “aşırı güç kullanabilme” çağına adım attı.
Dünya, 1960 ve 1990 arasını nükleer savaşın gölgesinde yaşarken, ikisi de nükleer güce sahip ABD ve Sovyetler Birliği birbirlerine “doğrudan” savaş açma cesaretini gösteremediği “Soğuk Savaş” dönemine girdi.