Terör rejimi İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılara hız verdiği bir dönemde, ABD dışişleri bakanı Pompeo ve eski İsrail istihbarat şefi Cohen’in bir araya gelmesi şu şekilde yorumlanabilir; Pompeo giderayak İran’a yönelik bir savaş planını hayat geçirmek… Bu da olmazsa görevini devrettikten sonra gayri resmi yollarda İran’a yönelik terör faaliyetlerini sürdürmek…
Beyaz Saray muhabiri Meredith McGraw attığı Tweette, iki isim tanışmak için Washington’un lüks Georgetown semtindeki prestijli İtalyan restoranı Cafe Milano’da buluştuklarını duyurdu.
Cohen, her iki dünyanın da en iyisinin tadını çıkarmak için bir araya geldiklerini, ancak üne sahip iki ismin buluşması gazetecilerin ve kameraların dikkatinden kaçmanın mümkün olmadığını belirterek, halka açık bir şekilde gelişen buluşmanın “rastgele” olduğunu söyledi.
Cohen, Bu görüşmenin gizli tutulmasının “istihbarat kardeşliği” gereği olduğunu da sözlerine ekledi.
Bu görüşmeden bir gün sonra İşgalci İsrail hava Kuvvetleri son aylarda yoğunlaştırdığı Suriye’ye yönelik saldırılarının en büyüğünü Doğu Suriye’de gerçekleştirdi.
Bu saldırıda İran’ın üsleri hedef alındığını ve 23 Kudüs Gücü Komutanlarını öldürdüğünü duyurdu. Ancak İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi yetkilileri, saldırıda hayatını kaybedenlerin 57 kişi olduğunu, ancak saldırıda ölenlerin kim olduklarını belirtmedi.
Söz konusu Saldırıda birkaç bina hasar gördü de kaydedildi.
ABD istihbarat kaynakları hasar gören binalar, İran’ın nükleer programı için hassas ekipmanı ve Lübnan’daki Hizbullah’a gönderilmesi amaçlanan füze ve ekipmanların bulunduğu depolar olduğunu iddia etti.
Saldırının Washington’daki toplantı ile ilgisi olup olmadığı tartışılırken, bu tür saldırılar, “Mossad Başkanı ve ABD kabine Bakanı tarafından bir yemekte tertiplemek yerine, profesyonel istihbarat ve askeri analistler tarafından uydu görüntüleri ile sağlanan ve yürütülen kesin bilgi ve operasyonel fizibiliteye dayalı yapılır.” Deniliyor.
Gerçek şu ki, Cohen, gelecek hafta ABD Başkanı Joe Biden tarafından aday gösterilen ve bir kariyer diplomatı olan William Barnes tarafından değiştirilen CIA Direktörü Gina Haspel’e veda etmek için Washington’daydı.
Yine de, hem Cohen hem de Pompeo hırslı ve hevesli politikacılardır. Biden geçişini sağlarken, İran’a karşı katı ve düşmanca tutumlarla tasvir edilen bu iki ismin aynı amaca hizmet ettikleri biliyor.
Gelecek için iki ismin de hedefleri aynı
Cohen, Benjamin Netanyahu’nun emekli olması veya seçimleri kaybetmesi durumunda İsrail’in bir sonraki Başbakanı olmayı umuyor, ancak bunun şansı çok düşük. Pompeo, Kansas eyaletinde ABD Senatosu koltuğuna aday olmayı planlıyor.
İkisinin de hedefinde önümüzdeki yıllarda kendi ülkelerini yönetmektir. Bu şu demektir ki, yıllar sonra olası bir iktidar sürecine şimdiden yatırım yapmak ve birlikte çalışmak…bu ilişkilerin devamı için çatışmalara ara vermek istemiyorlar ve onları bir araya getirecek olan şeyin çatışma ve yıkıma odaklı süreç.
Cafe Milano’daki buluşma ve bu buluşmanın devamında Suriye’ye yönelik hava saldırıların artması ve İran’a yönelik ortaya attığı asılsız iddialara ışık tutacak bir sonuçtur. Ve görevleri sona erse bile, bundan sonra terör faaliyetlerini gayri resmi kanallarla yapacaklardır.
Salı günü yapılan saldırı, İsrail’in İran ve müttefiklerinin Suriye’deki etkisini düşürmek için geçen ay dört kez saldırı düzenledi.
İşgalci İsrail güvenlik kaynakları, İran’ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’a verdiği destekten dolayı rahatsız; Esadın olması demek, İran’ın varlığı demektir. Suriye’deki iç savaşın İran ve Hizbullah varlığına zarar verdiği görüşünde…
Siyonist İsrail güvenlik kaynaklarına göre, Salı günkü saldırı, İran’ın Suriye-Irak sınırındaki varlığı ve Biden’in göreve başlamasından önce bölgedeki gerginliklerin artması zemininde gerçekleşti.
İsrail istihbaratının tahminlerine göre, İran, İsrail Hava saldırıları nedeniyle Şam çevresindeki bölgelerde güçlerinin konuşlandırılmasını sürdürmekte zorluk çekiyor.
Buna karşılık, füzeler, dronlar gibi birliklerini ve ekipmanlarını, İran’ın kontrolü altında olan ve İsrail’den nispeten uzak olan Suriye-Irak sınırına taşıdı.
Yine İsrail istihbaratına göre, İran füzelerin Doğu Deir Ezzor eyaletindeki yeni tesislerinden İsrail’i vurabilme imkanını sağlama peşinde..
İsrail’in endişeleri iki yönlüdür. Birincisi, Biden göreve geldikten sonra Washington’un Irak’a olan ilgisini kaybedeceği ve İran’ın kontrolüne daha da sürükleneceği…
İkincisi, ABD’nin İran’la nükleer anlaşmaya yeniden dönmesi ve Başkan Donald Trump’ın uyguladığı yaptırımları hafifletmesi, Tahran’ın ekonomik baskısını hafifletmesi ve manevra için daha fazla yer vermesi ihtimali var.
Biden Oval Ofis’e girerken İran’da bekleyiş sürüyor. Tahran, yeni demokratik yönetimin tüm yaptırımların çoğunu kaldırmasını ve ABD’yi birkaç hafta içinde – 2015 nükleer anlaşmasına geri getirmesini umuyor.
Ancak İran da bunun kolay bir iş olmayacağını biliyor. Biden, pandemi ve iç ekonomi gibi evde daha acil konularla meşgul. Ve uluslararası arenada, Çin ve Rusya daha önemli önceliklerdir.
Haziran 2021’de cumhurbaşkanlığı seçimlerini hazırlanan İran, seçim sonrası nasıl bir yol izleyeceği kestirilemiyor.
Çok önemli bir konuma sahip olan İran seçimleri sonucu ne olursa olsun, kazanan taraf Mossad’ın düzenlediği terör saldırısı nükleer bilimcisi Mohsen Fakhrizadeh’in öldürülmesinin intikamını alması ve İsrail hava üstünlüğüne boyun eğmemesi ve Suriye’deki askeri varlığını ve konuşlandırılmasını terk etmemesi gerektiği konusunda bir fikir birliği var.
Sonuç olarak İran ile ABD arasında bir tür anlaşma ufukta görünse de, İsrail ve İran söz konusu olduğunda çok şey değişebilir. İşte Pompeo ve Cohen’in buluşması bu anlamda ele alınabilir. İkisi de İsrail aleyhine olan her türlü girişimi sabote etmek için boş durmayacaklardır.
Kaynak: Middle East Eye
Tercüme ve Analiz:Yahya Westani