İran 2015’te Çin, Fransa, Almanya, Rusya, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, Almanya ve Avrupa Birliği ile JCPOA’yı(Kapsamlı Ortak Eylem Planı) imzaladı ve İran’ın nükleer programını azaltmasını ve yaptırımların hafifletilmesi karşılığında anlaşmanın kabulünden beş yıl sonra silah ambargosunun kaldırılması da dahil, uranyum rezervlerini ciddi şekilde düşürmesini istedi.
İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, yaptığı açıklamada, “Bugün itibariyle, İran İslam Cumhuriyeti’ne ve İran İslam Cumhuriyeti’nin silahlarının, ilgili faaliyetlerin ve mali hizmetlerin transferine ilişkin tüm kısıtlamalar ve daha önce bir dizi İranlıya Birleşmiş Milletler üye devletlerinin topraklarından giriş veya geçişle ilgili tüm yasaklar getirilmiştir. İran İslam Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, vatandaşlar ve askeri yetkililer otomatik olarak işten çıkarılıyor.” dedi.
Açıklamada, Güvenlik Konseyi tarafından herhangi bir uzatma veya ilave önlem alınmaması durumunda ambargo otomatik olarak kalktığı için İran’ın özel bir işlem yapmasına gerek bulunmuyor.
Tahran, bunun yetkililere, yalnızca kendi kararlarına dayalı olarak yeni savunma politikası uygulama özgürlüğü verdiğini söyledi.
“Bu nedenle, bugün itibariyle İran İslam Cumhuriyeti, herhangi bir yasal kısıtlama olmaksızın ve yalnızca savunma ihtiyaçlarına dayalı olarak, gerekli silah ve teçhizatı herhangi bir kaynaktan temin edebilir ve ayrıca kendi politikalarına göre savunma silahları ihraç edebilir” denildi.
2018’de ABD, İran konusunda uzlaşmacı tutumundan vazgeçti ve JCPOA’dan çekilerek Tahran’a karşı sert bir politika izlemeye başladı.
Bu yılın başlarında ABD, İran’a karşı uluslararası yaptırımların yeniden kurulması, özellikle de silah ambargosunun uzatılması için kampanya yapmaya çalıştı ancak tüm taslak kararları sonunda reddedildi.
