Pazar, Kasım 24, 2024

Son Haberler

İlgili Yazılar

Rusya, CIA casuslarını gizli silahlarla hedef alıyor mu?

Marc Polymeropoulos baş dönmesi ve kulak çınlamasıyla bir otel odasında uyandı.

“Kusacak gibiydim. Ayağa kalkamadım. Yuvarlanıp düşüyordum” diyerek anlattı o anlarını ve şöyle devam etti:

“Daha önce çok defa vuruldum ama bu hayatımdaki en ama en kötü tecrübeydi.”

Polymeropoulos, CIA’in terörizmle mücadelede kıdemli bir ajanı olarak Irak, Suriye ve Afganistan’da yıllarca görev yaptı. Ancak Moskova’da geçirdiği akşamında gizli bir mikrodalga silahla hedef alındığını düşünüyor.

Rusya’nın 2016 ABD Başkanlık Seçimleri’ne müdahalesine yönelik iddiaların ardından CIA yönetimi, Polymeropoulos gibi ajanlarını yeniden göreve çağırmıştı.

Bununla birlikte Polymeropoulos da İngiltere’nin Salisbury kentinde eski Rus casusu Sergei Skripal’in 2018 yılında zehirlenmesi dahil olmak üzere Moskova’nın faaliyetlerini ortaya çıkarmak için müttefiklerle birlikte çalışacak ve Avrupa ile Avrasya’daki gizli operasyonların şefi olacaktı.

2017 yılında Moskova’yı ziyaret etti. Ancak bu ziyaret gizli yapılan bir görev değildi. Rusya’yı görmek adına Rus ve Amerikan casusları arasında düzenli bir “irtibat” toplantısı yapmak istedi.

Gizli bir faaliyet için ülkede olmadığı konusunda ısrarcı olan Polymeropoulos’un ziyaretine Ruslar pek gönüllü olmasalar da razı oldular.

Yolculuk esnasında hastalanan Polymeropoulos’un ABD’ye dönüşünde vertigosu vardı ve diğer semptomlar da bugüne kadar devam etti. Tam zamanlı olarak hiç çalışamayan ve aylarca izin almak zorunda kalan Polymeropoulos BBC’ye verdiği demeçte, “Üç yıldır migrenim var. Asla geçmedi” diye konuştu.

Küba’nın başkenti Havana’da bulunan bazı diplomatlarda da 2016’dan itibaren benzer bulgular ortaya çıktı.

Bazen şiddetli ağrıya neden olan yüksek bir çınlamanın ortaya çıkması ya da baş dönmesi gibi şikayetlerde bulunuldu. Bu durum daha sonra “Havana Sendromu” olarak anıldı.

Polymeropoulos, “Küba’daki ABD diplomatlarına olanlar, Moskova’da bana da oldu” diye düşünüyor.

Ancak Havana sendromunu derinlemesine araştırmak kolay değil. Çünkü semptomlar, kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Şüphe duyulan bazı vakalar da ya tutarsızdı ya da psikolojik bir hastalığın sonucuydu.

Konuya ilişkin ilk kapsamlı değerlendirme, Aralık 2020’de ABD Ulusal Bilimler Akademisi’nden geldi.

Klinik bilgiler genellikle tamamlanmamış olsa da bir komite, zehirlenme veya psikolojik bir neden dahil olmak üzere diğer olasılıkları reddederek semptomların “yönlendirilmiş, darbeli radyo frekansı enerjisinin etkileriyle tutarlı” olduğu sonucuna vardı.

Panele başkanlık eden Stanford Üniversitesi’nden Prof. David A. Relman, “Bazı kişilerde, hastalıklarının başlangıcında bazı alışılmadık ve farklı klinik bulguların olduğunu fark ettik. Bizi sonuca doğru götüren de bu bulgulardı” diye konuştu.

Relman, BBC’ye verdiği demeçte, radyo sinyallerinin silah olarak kullanılıp kullanılmadığı ya da saldırıların arkasında kimin olduğuna dair bir sonuca varmadıklarını; çünkü bunun komitenin görev alanı dışında olduğunu dile getirdi.

Polymeropoulos başlangıçta CIA tıbbi yetkilileri tarafından muayene edildiğinde, kendisine semptomlarının Havana’dakilerden biraz farklı olduğu ve ikisi arasında herhangi bir bağlantı olmadığı söylendi.

Sonucu kabul etmeyen Polymeropoulos, söz konusu farklılıkları, etkilerin insan insandan insana değişebilmesine bağladı. BBC’ye konuşan bir CIA sözcüsü ise CIA’in her zamanki önceliğinin tüm çalışanlarının sağlığı olduğunu ifade etti.

Popüler Yazılar