Amerika’nın Kıbrıs’ta iki toplumlu, iki kesimli BM parametrelerinin korunduğu federal çözümü seçenek olarak görmeye devam ettiğini söyleyen Türk Ajansı- Kıbrıs (TAK) Müdürü Doktor Fehmi Gürdallı, son dönemde inisiyatifi İngiltere’ye bıraktığını belirtti.
Maraş’ın 47 yıl önce askeri bölge olduğunu hatırlatan Fehmi Gürdallı, “Maraş geçen yıla kadar hep kapsamlı çözümün bir parçası olarak görüldü. Kapsamlı çözümde Türk tarafının Güney’e bırakacağı bir bölge olarak görüldü. O çerçevede değerlendirildi. Her şey aslında yaklaşık 10 ay önce Türk tarafının bir Maraş açılımı başlatmasıyla başladı. Maraş açılımında aslında 20 Temmuz’da verilen mesaj, yani adım adım, aşama aşama Maraş’ın askeri bölgeden çıkarılarak yerleşime açılacağı, eski sakinlerinin dönüşüne imkan tanınacağı söyleniyordu ama uluslararası toplumdan gelen tepkiler biraz cılızdı açıkçası, özellikle Rum Kesimi bundan çok rahatsızdı” diye konuştu.
“Uluslararası toplum, Amerika, BM Güvenlik Konseyi’nin diğer üyeleri Türk tarafının bunu bir blöf olarak yaptığını, adım adım planlarını hayata geçireceğini düşünmemişti belki. Şimdi bu ilk adımda oldukça sert bir tepki geldi. Rum Kesimi özellikle günlerdir BM kararı değil, kınama istiyoruz diyerek, İngiltere’nin ilk taslağını değiştirmek için büyük çaba harcıyordu. Hatta İngiltere’nin ilk taslağını Türkiye için bir can simidi olarak görüyorlardı. Anladığımız; bu sertleştirme girişimleri bir ölçüde karşılık gördü. Türkiye için, Türk tarafı için aslında iki olumsuz unsur var; birincisi Maraş adımının kınanması, ikincisi de müzakerelerde BM parametrelerine, iki toplumlu, iki kesimli federal çözüm parametresine bir kez daha vurgu yapılması. Çünkü Türk tarafının yaz sonu Eylül ayındaki New York toplantılarından sonra ikinci bir Cenevre tarzı görüşme yapılması, BM Güvenlik Konseyi’nin yeni seçeneklere açık olması ve BM parametrelerinin değişebileceği, bu konuda BM Güvenlik Konseyi üyelerinin ikna edilebileceği yönünde bir beklentisi vardı. En azından şimdilik bu beklentinin yakın zamanda bugünkü uygulamadan sonra yakın zamanda iyileşmesi de çok olası değil” dedi.
Hem Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararının hem de Türk tarafının adımının sürpriz olmadığını söyleyen Gürdallı, “Aslında 10 aydır bir Maraş açılımı vardı. 2 kilometrelik bir alan halka açılmıştı. 100 binden fazla insan bu 10 ayda gidip, oraları dolaştı. Ve bu açılımın arkasının adım adım geleceği belliydi. Fakat BM Güvenlik Konseyi sert bir tepki göstermek için bu yüzde 3,5’luk alanın, ki Maraş yaklaşık 5 kilometrekarelik bir alan, ortalama olarak da 150-160 dönüme denk gelen bir bölümün açılması söz konusu, bu kararı bekledi. Sert tepki için, Türk tarafının Maraş açılımınıbir blöf değil de, bir gerçek, hayata geçirilecek bir adım olarak gördüğü için sanırım bu noktada bir ciddi uyarı yapma ihtiyacı duydu” dedi.
Gürdallı, Amerikan Kongresi’de Dışişleri Bakanlığı Siyasi İşlerden Sorumlu Müsteşarı Victoria Nuland’ın “Adayı iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon olarak yeniden birleştirmeye yönelik Kıbrıs liderliğindeki kapsamlı bir çözüm, kalıcı barış ve istikrarın tek yoludur” açıklamasıyla ilgili olarak da, ”Amerika dönem dönem Kıbrıs’la daha yakından ilgileniyor, dönem dönem biraz daha inisiyatifi İngiltere’ye bırakıyor. Bu son dönemde de açıkçası Amerika Kıbrıs konusunda, Kıbrıs müzakerelerinde biraz daha uzaktan bakmayı tercih ediyor. İngiltere çok aktif. İngiltere son aylarda, Cenevre toplantısı öncesinde ve sonrasında da aktif olmaya devam ediyor. Biz burada Lefkoşa’daki Amerikan elçisi ile bir röportaj yaptığımızda, Amerika’nın bu yeni süreçte, bir dönem olduğu gibi yeni bir özel temsilci atamayı düşünüp düşünmediğini de sorduk. Ama Amerika’nın öyle bir pozisyonu yok görünüyor. İngiltere daha esnek. İngiltere gerek Cenevre sürecinde de hem Rum kesimi hem Türk kesiminin arasını bulmaya yönelik, hem iki taraflı, hem mutlu, hem mutsuz eden formüllerin de arayışında olduğunu görüyoruz İngiltere’nin ama Amerika, İngiltere’nin aksine klasik duruşunu korumaya devam ediyor” dedi.
Fehmi Gürdallı, ”Biden seçildiği zaman, ‘Kıbrıs’ı yakından bilen biri Amerikan Başkanı oldu’ değerlendirmesini yaptık burada. Çünkü 2014 ziyareti herhalde Kıbrıs’a çok uzun yıllar en üst düzeyde yapılan, Amerika’dan en üst düzeyde yapılan bir ziyaretti. Hiç şüphesiz Trump’a göre Kıbrıs konusunu çok çok daha iyi bilen bir başkan ama Biden döneminde, önceki dönemin aksine, daha aktif bir Amerika görecek miyiz, görmeyecek miyiz? Bunu biraz önümüzdeki aylar gösterecek. Ama en azından Biden, Kıbrıs’ı çok iyi bilen biri. Daha fazla insiyatif üstlenecek mi Kıbrıs’ta, üstlenmeyecek mi? Bunu bekleyip göreceğiz. Başkanlığı üstleneli çok olmadı ama en azından bu geride kalan 6 aylık sürede çok fazla inisiyatif aldığını söylemek mümkün değil” değerlendirmesinde bulundu.