Çin Ticaret Bakanlığı, ABD’nin Çinli şirketlere yönelik uyguladığı yaptırımlara karşılık olarak, 28 Amerikan şirketini ihracat kontrol listesine dahil etti. Bakanlık, bu adımın “ulusal güvenlik ve çıkarları koruma” amacı taşıdığını belirtti. Bu şirketler arasında General Dynamics, Boeing Defense, Space and Security, Lockheed Martin ve Raytheon Defense Missiles Industries gibi büyük savunma şirketleri de yer alıyor. Çin ayrıca, bu şirketlere çift kullanımlı ürünlerin ihracatını yasakladı.
Çin, ABD’nin ekonomik ve teknolojik baskılarına karşılık verme kapasitesini gösterirken, ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump da Çin ve birkaç ülkeye ithal edilen ürünlere ağır gümrük tarifeleri uygulama tehdidinde bulunmuştu. Bu gelişmeler, Çin’in, Trump’ın 20 Ocak’ta Beyaz Saray’a girmesiyle Pekin-Washington ilişkilerinde yaşanabilecek her türlü senaryoya karşı hazırlıklı olduğunu ortaya koyuyor.
Trump, başkanlık döneminin ilk yılında Çin’den ithal edilen ürünlere yüksek tarifeler uygulayarak ticaret savaşını körüklemişti ve bu politikayı sürdürme konusunda kararlı görünüyor. Trump, tarifeleri artırma ve teknoloji iş birliklerini kısıtlama gerekçesini ABD’nin ekonomik ve ticari çıkarlarını koruma amacıyla savunsa da, aslında Washington’un temel endişesi, Çin’in yükselen ekonomik ve ticari gücü karşısında küresel hegemonyasını kaybetme korkusudur.
ABD’nin uzun vadeli hedefi, küresel güneydeki doğu ve güney eksenindeki güçlerin zayıflatılması ya da yok edilmesidir. Bu eksende yer alan üç büyük güç olan İran, Rusya ve Çin, Washington’un stratejik hedefleri arasında yer almaktadır.
ABD, Batı Asya’da savaş ve kaos yaratmayı, Ukrayna savaşını körüklemeyi ve Çin ile ticaret savaşını şiddetlendirmeyi küresel güneyin güçlenmesine karşı başvurduğu taktikler olarak kullanıyor. Trump’ın BRICS’in ticaret ve finans alanındaki başarısına yönelik tepkisi de ABD’nin bu gelişmeler karşısında ciddi bir endişe duyduğunu ortaya koymaktadır.
Çin’in ihracat kontrolü uygulaması ve Amerikan şirketlerine çift kullanımlı ürünlerin gönderiminin yasaklanması, küresel güneyin, Washington’un ekonomik, askeri ve güvenlik baskılarına karşı gösterdiği güç gösterisi olarak değerlendirilmiştir. Bu tutum, aynı zamanda Çin’in küresel gücünü pekiştirme çabalarının bir parçasıdır.
İran ve Rusya da Batı Asya ve Ukrayna’daki stratejilerle, ABD’nin siyasi, ekonomik ve askeri baskılarını etkisiz hale getirmeyi başarmıştır. Dolayısıyla Trump’ın Beyaz Saray’daki en önemli hedeflerinden biri, Çin’in ekonomik ve ticari ilerlemelerini durdurmak için Pekin’e yönelik her alanda baskı uygulamak olacaktır. Ancak, teknolojinin Batılı güçlerin tekelinden çıkıp küresel pazarlara yayılması ve pazarların çeşitlenmesi nedeniyle, ABD’nin tarifeler yoluyla Çin’i sınırlı tutması oldukça zor bir hedef gibi görünüyor.