Hindistan’ın 2030 yılına kadar dünyanın en büyük üçüncü ekonomisi haline gelmesi öngörüleri ve hızlı ekonomik büyümesi göz önüne alındığında, Amerika Birleşik Devletlerini son yıllarda Hint-Pasifik bölgesindeki Çin karşıtı cephesini güçlendirmek için Hindistan’ı kullanmak istemesine yol açtı. Bu bağlamda Amerika Yeni Delhi ile daha yakın ilişkiler kurmak için harekete geçmiştir.
Hindistan’ın sınır bölgeleri konusunda Çin ile artan ihtilafları, iki ülke arasındaki ilişkileri soğutarak, Washington’u da Yeni Delhi ile Pekin arasındaki uçurumu genişletmek için harekete geçmesine yol açtı.
Bu bağlamda Washington, Yeni Delhi’yi mümkün olan her şekilde kendi safına çekmeye çalışıyor. Ancak Biden hükümeti, özellikle ticaret, finans ve ekonomi alanlarında yükselen küresel ekonomiler arasındaki işbirliği artırmak ve yeni bir uluslararası düzen kurmak için çalışan BRICS grubunda Çin ve Hindistan’ın yakın işbirliğini görmezden gelmektedir.
Aynı zamanda Hindistan, Washington’un Hint-Pasifik bölgesindeki hedefleri doğrultusunda ABD’nin yanında yer almaya hiç de istekli değildir.
Aslında, Yeni Delhi artık politikalarının etkisi altında kalmadan yalnızca Amerika’nın diğer kapasitelerinden yararlanmaya odaklanmıştır. Bu açıdan Hindistan’ın Çin karşısındaki konumu, Washington’un Hint-Pasifik bölgesindeki bölgesel müttefiklerinden farklıdır.
Siyasi bir uzman olan Ahmed Semi’i, “Hindistan’ın son yıllarda ekonomik büyüme ve gelişme eğilimi, Çin’e çok benzer hale geldi. Bu ABD için yeni bir tehdit oluşturuyor. Gelecekteki ABD hükümetlerinin endişelerinden biri haline gelecek bir konudan bahsediyoruz. “dedi.
ABD-Hindistan işbirliğinin bazı alanlarına rağmen, Washington ve Yeni Delhi arasındaki ihtilaflar da devam ediyor. Hindistan’ın dünyanın en büyük silah alıcılarından biri olduğu ve Rusya’nın Hindistan’ın silah tedarikinde her zaman önemli bir rol oynadığı göz önüne alındığında, Trump yönetimi ve şimdi Biden yönetiminin de dahil olmak üzere son ABD yönetimlerinin silah satmak için Hindistan’a önemli önerilerde bulundukları bilinmektedir. Aslında Amerika yavaş yavaş Rusya’nın yerini almak istiyor. Ancak bu çabalar, Hindistan tarafından memnuniyetsizlikle karşılanmış ve protestolara da yol açmıştır.
Amerika, Rusya’yı Hindistan askeri ve silah pazarından çıkarmak için inisiyatif almaya çalıştı, hatta Hindistan’ı CAATSA yasası uyarınca yaptırımlarla tehdit etti. Washington’un tehditlerine rağmen Yeni Delhi, Washington’u kızdıran S-400 füze sisteminin satın alınması da dahil olmak üzere Moskova ile silah anlaşmaları için ısrarcı oldu. Washington’un Yeni Delhi’nin bir başka rakip ülke Rusya ile askeri ve silah işbirliğini sürdürmeye yönelik tehditkar yaklaşımı göz önüne alındığında, ABD’nin Hindistan ile ilişkilerinde şu anda büyük bir zorluk yaşadığı söylenebilir. Amerika Birleşik Devletleri, Hindistan da dahil olmak üzere diğer ülkelere, bazı ülkelerden silah satın alınması da dahil olmak üzere iç meseleleri konularında dayatmalar yapmaya çalışıyor. Ancak Hindistan buna ciddi şekilde karşı çıkmaktadır.
Bir diğer konu da Hindistan’ın Çabahar limanı alanında İran ile işbirliğine vurgu yapmasıdır. Trump yönetimi, İran’a en sert yaptırımları uygulamasına rağmen, Yeni Delhi’nin ısrarı nedeniyle Hindistan’ı Çabahar projesine katılmaktan muaf tutmak zorunda kaldı.
Hindistan,Çabahar limanı geliştirme projesinde ana yabancı yatırımcıdır. İran’ın bu okyanus limanı Hindistan için özel bir stratejik öneme sahiptir ve kuzey-güney koridoru üzerinden Avrasya’ya açılan kapısı da sayılır. Aynı zamanda Hindistan’ın Pakistan’dan geçmeden Afganistan’a kargo taşıması için en önemli kara yoludur. Böylece, Washington’dan gelen baskıya rağmen, Yeni Delhi bu devasa projede rol oynamaya devam ediyor ve Amerika’nın başına buyruk emirlerine aldırmıyor.