Cuma, Kasım 22, 2024

Son Haberler

İlgili Yazılar

Lümpen kapitalizm ve kapıdaki tehlike

Kapitalizmin son 50 yıl içerisinde savaş ve yıkımlarla birikimini ve yeniden inşasını sürdürdüğünü belirten Prof. Öğün, Ukrayna-Rusya savaşıyla birlikte büyük tehlikenin yaklaştığını vurguladı.

Öğün’ün “Lümpen kapitalizmin krizi” başlıklı yazısından önemli bir bölüm:

1990’ların başındaki o iyimser havaydı zihinleri perdeleyen. Her krizde bunun ârızî olduğuna inandırdık kendimizi. 2008-2019 arası ise daha düşündürücü oldu. Mortgage Krizi’ni aşmak için basılan akıl almaz karşılıklı paraların köpürttüğü dünyada yaklaşık 10 senelik sahte bir mutluluk devri daha yaşadık. 2019 Krizi ve arkasından yaşanan Pandemi, dünya ekonomisini perişan etti. Son 3 senedir toparlanma emâresi görmek bir tarafa, her sene daha da kötüye gidildiğini görmekteyiz. 2010’ların balayıları devam ederken bunu yazıyor ve söylüyorduk. O zaman bizleri eleştirenler bedbinlikten mustarip olduğumuzu söylüyorlardı. 2019’u kerteriz noktası alırsak, gidişâtın insanlığı, küresel bir yıkım doğurması mukadder olan bir savaşlar çağına sürüklediğini iddia etmek artık bir bedbinlik gösterisi olmanın çok dışına çıktı; bunu ifade etmek de vak’ay-ı âdiyeden oldu.

Ekonomik krizler

Ekonomik krizler ekonomik daralma, durgunluk ve çöküş gibi dramatik göstergelerle anılır. İlk evre, yani durgunluk, ekonomik değer üretmek güdüsünün düşmesidir. Üretim kapitalizminde bu, mâhut arz-talep dengesizliği sebebiyle dönemsel olarak sıklıkla yaşanmıştır da. Ekonomik değer kaybı sadece ekonomiyle sınırlı kalmaz. Başta ahlakî olanları da tekmil değerleri de gözden düşürür. Topyekûn bir değer kaybıdır bu. Kapitalizm çok defa militarizmleri devreye sokarak, hem teorik-ideolojik hem de pratik taraflarıyla bunu çözmüştür. Bu süreç şöyle işler: Ekonomik krizlerin siyasal-kültürel neticesi, günlük hayatlarda gerilim ve şiddetin yükselmesi, anlayış ve hoşgörünün azalmasıdır. Bunu demokrasilerden ve kalitesi iyice düşmüş olan siyaset sınıflarından kitlesel ölçeklerde soğumak, aşırı popülist sağların güçlenmesi takip eder. Müşterek düşman tarif edilir ve emek askere çağrılarak savaş örgütlenir. Bu aslında ekonominin durmuş çarklarını çevirmek için yapılır. Çünkü savaş en yüksek talep patlamasını sağlar. Ardından ağır tahribatlar doğuran savaşlar yaşanır. Barış ise yıkılanı yeniden inşa etmek adına ekonomik faaliyetleri yeniden canlandırmaktır.

Lümpen kapitalizmi

Bugün tablo buna benzemekle beraber daha derinlerde bundan çok farklı seyrediyor. Evet, kapitalizm bir durgunluk yaşıyor. Ama bu durgunluk, üretim ekseninde örgütlenmiş bir kapitalizmin durgunluğu değildir. İyice geriye gidecek olursak kriz, daha 1970’lerde başlamıştı. Tarihsel olarak üretimin üssü olan Batı’da yaşanan, maliyet artışı ve verimlilik kaybıyla seyreden bir düşüştü bu. Üretimi ucuz maliyetli Asya’ya kaydırmak sûretiyle bunu telafi etmek palyatif bir çözümdü. Ama en az 30 sene boyunca Batı’yı rahatlattı. Keyiflerince bastıkları sınırsız paralarla zahmetsiz olarak dünyanın artığını çekmeyi, üretim ve bütçe açıklarını kapatmayı becerdiler. Dünya üretti, onlar tüketti. Yetmedi, dünyayı borçlandırarak yeni bir talan ekonomisini örgütlediler. Tabiî ki bunun bir sonu vardı. Çevrimlerdeki aksamalar kapitalizmi bugünkü noktasına taşıdı. Bunun adı, üretimde kaybetmiş ve tüketime alışmış kamuoylarına sahip lümpen kapitalizmdir. Elinde kalan son iki güçten birisi olan finansal gücünü de, bugünden yarına olmasa bile kaybedeceği anlaşılıyor. Son gücü ise askerî. Bunu kullanarak dünyada kontrolü yeniden sağlamak istiyor.

Bugünkü tehlike

Şimdi bu yazının en vurucu iddiasını ortaya koymak zamanı geldi: I. ve II. Umûmî Harpler, üretim kapitalizminin krizli çevrimleri üzerinden yaşandı. Soğuk Savaş bile üretim kapitalizminin akılcı disiplin ve örgütlülüğüne sâhipti. Dehşet vardı ama dengeleniyordu. Savaş vardı ama sıcak değil soğutulmuştu. Üretim rasyonalitesi diplomasiye de yer açıyor ve kimsenin kazanamayacağı toplu yıkım ihtimâlinin önüne geçiyordu. Bugün karşı karşıya olduğumuz tehlike, üretici vasfını kaybetmiş, kitleleri paradan para kazanmaya, karşılıksız basılan paralarla borçlanarak tüketmeye alıştırmış lümpen, lümpen olduğu kadar da şımarık, fütursuz, dar görüşlü kapitalizmin kriziyle muhatap olmamızdan kaynaklanıyor. Devletlerarası ilişkilerin yaşadığı anomi riskleri arttırıyor. Lümpen kapitalizmin üretim kapitalizminin insanlığa ödettiği bedelleri rahmetle yâd ettirecek derecede gözü kara olduğunu görüyorum. Lümpen kapitalizmin siyasal kadroları, araya girip barışı nasıl kurarız diye düşünmüyor. Yaklaşık 1 milyon insanın öldüğü artık neredeyse kesinlik kazanmış olan Rusya-Ukrayna Savaşı’nı daha da azdırmak azim ve kararlılığında, seyreltilmiş uranyum taşıyan silahların fütursuzca sahaya sürülmesinden somutlaşıyor bu gözükaralık. Ukrayna’nın 500.000 evladını kaybettiğinin konuşulduğu yerde Stoltenberg’in yüzündeki donuk ve umursamaz ifadedir bundan sonra yaşayacaklarımıza ışık değil karanlık düşüren..
Allah sonumuzu hayır etsin..

Popüler Yazılar