Afganistan’ın işgaline verdiği destek yüzünden çok eleştirilen eski başbakan, özellikle Avrupalı liderleri harekete geçmeye çağırdı
Dünyanın önde gelen liderleri ve düşünce adamlarının makalelerinin yayımlandığı “Project Syndicate” adlı internet sitesinde yer alan eski Birleşik Krallık Başbakanı Tony Blair’in yazısı yankı yarattı.
2001’deki 11 Eylül saldırılarının ardından Afganistan’a operasyon kararını veren dönemin ABD Başkanı George W. Bush ile birlikte hareket eden Blair’in “İslamcılık tehdidine karşı gelmek” başlıklı yazısı şöyle başlıyor:
İslamcılık açık, modern, kültürel bakımdan toleranslı toplumlar için ilk dereceden bir tehdit. Sert ve yumuşak gücün karışımıyla şiddetine ve ideolojisine karşı gelinerek, sonunda devrimci komünizm gibi yenilecek.
Blair, Radikal İslam’ın dini siyasi bir doktrine dönüştürerek mücadeleyi meşru kılmaya inandığını ve diğer İslamcı eğilimlerden farklı olarak, gereken durumlarda sonuca ulaşmak için şiddet kullanımına da izin verdiğini ifade etti.
Bu ideolojinin gücünün 11 Eylül’den sonra azalmadığını itiraf eden Blair, yine de o dönemden bu yana böylesine ses getiren saldırılar düzenlenmediğini de söyledi.
Eski başbakan, radikal olsun ya da olmasın İslamcılığı “birinci dereceden güvenlik tehdidi” olarak gördüğünü vurguladı. Eğer kontrol altında tutulmazsa 11 Eylül’de görüldüğü gibi İslamcılar uzakta olsa dahi tehdit altında olduklarını söyledi.
Bu ideoloji, İran İslam Cumhuriyeti’nin yaydığı gibi Şii ya da Müslüman Kardeşler’den El Kaide, IŞİD, Boko Haram ve nice diğerlerine çeşitlilik gösteren şekilde Sünni olsun, Ortadoğu ve ötesindeki istikrarsızlığın başlıca sebebi olmuştur. Bugün de Afrika’daki istikrarsızlığın ana odağıdır.
Ortadoğu’daki müttefiklere vurgu
ABD’nin askerlerini çekme eğilimi gösterdiği dünya konjonktüründe diğer Batılı devletlerle birlikte Çin ve Rusya’nın da kendi güvenlikleri için İslamcılığa karşı savaşması gerektiğini öne süren Blair, Batı’ya en çok kimin yardım edebileceğini de ifade etti:
Başarılı bir strateji oluşturmakta Batı’nın en iyi müttefikleri, dünyada Müslümanların çoğunluğu oluşturduğu ve aralarında Ortadoğu’dakilerin de yer aldığı çok sayıda ülkeden çıkar. Bu ülkeler dini, aşırılıkçılıktan geri almak zorunda.