İran Devrim Muhafızları Ordusu’nun Suriye’deki komutanı Seyyid Rezi Musevi’ye yapılan suikast, Hamas Siyasi Büro Başkan Yardımcısı Şeyh Salih Aruri’ye, General Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi el-Mühendis’e yapılan suikastın yıldönümünden bir gece önce Lübnan’da yapılan suikast, Kirman’da iki bombalı terörist saldırı ve Irak Halk Seferberlik Güçleri komutanlarından Hac Ebu Takva’ya Bağdat’ta yapılan suikast, bütün bunlar Siyonist rejimin Aksa Tufanı’ndaki yenilgisinin ardından belirli bir zaman akışı içerisinde gerçekleşti.
Bu suikastlar ve bombalı saldırılar, Direniş Ekseni’nin Suriye, Lübnan, Irak ve İran’daki bileşenlerini hedef aldı. Dolayısıyla bütün bunları birbirinden ayrı olarak değerlendirmek mümkün değil.
İsrail, yaklaşık üç aydır Gazze’de en küçük bir askeri başarı elde edemedi. Siyasi alanda da Amerikalı bazı siyasileri savaşı bölgeye yayma konusunda ikna edemedi. Dolayısıyla da öyle gözüküyor ki İsrail her ne kadar bazılarının sorumluluğunu doğrudan üstlenmemiş olsa da bu tür saldırılar yoluyla savaşı başka cephelere yayarak saplandığı Gazze bataklığında yükünü hafifletmeye çalışıyor.
İran’ı tercihe zorlamak
İsrail, İran’ı ya intikam almak veya sessiz kalmak şeklindeki iki seçenekten birini tercihe zorlamaya çalışıyor.
İsrail’e göre İran eğer intikam seçeneğine başvurursa istemeden de olsa onu bölgesel savaşa sürüklemiş olacak ve savaş yayılmış olacak. Eğer sessiz kalırsa o zaman da içeride eleştirilere hedef olacak ve pasif durumda kalmış olacak.
İsrail, Direniş Ekseni içerisinde ümitsizlik yaratmaya çalışıyor. İran’ı meselelerle ve iç sorunlarla uğraştırarak onun bölgesel meselelerdeki etkisini yok etmeyi veya en azından onun gücünü ve nüfuzunu azaltmayı hedefliyor.
İran, kesinlikle İsrail’in ve Amerika’nın oyun sahasına girmeyecek; ancak bu, İran’ın intikam almayacağı anlamına gelmiyor. Alınacak intikamın zamanını, mekanını ve uygulama şeklini İranlı komutanlar belirleyecek sosyal medya değil.
İran stratejik sabra sahiptir ve bölgesel meselelere, özellikle de işgal altındaki topraklarda yaşanan gelişmelere yönelik bakışı yüzeysel değil, derinlikli ve stratejik bir bakıştır.
Bu bakış açısı sayesinde Tahran, önemli tarihi olaylarda korunaklı kaldı.
Dolayısıyla şunu söylemek mümkün: Tahran, kesin olarak intikam alacak. Siyonist rejimin son günlerdeki davranışları bunun hızını arttırdı ve zamanını da öne aldı.
Tahran, kendisinin belirlemediği bir savaşa; dolayısıyla da Amerika ve İsrail’in oyun sahasına girmek istemiyor. Ancak Siyonist rejimin yasadışı şiddet eylemleri karşısında da sessiz kalamaz.
Siyonist rejim, savaşı genişleterek Amerika’yı bölgesel çatışmalara sürüklemek ve böylece yükünü hafifletmek kendi iç kamuoyunun ve dünya kamuoyunun Gazze konusundaki baskısından kurtulmak istiyor. Çünkü kamuoyu bu savaşın kaybedeninin İsrail ve Netanyahu olduğunu çok iyi biliyor.
Mehdi Azizi/YDH