Ünlü siyaset bilimci ve ABD’nin dışişleri politikalarında rol oynayan, 1990’lı yılların başında ortaya attığı ve çok eleştiri alan “Tarihin Sonu” teziyle bilinen Japon asıllı Amerikalı Francis Fukuyama (1952-) The Economist’te Afganistan’daki gelişmeler üzerinden ABD’nin küresel hegemonyasının gidişatını değerlendirdi.
Fukuyama ABD’nin hegemonyasının sonunun beklenenden çok daha erken geldiğinin gözlemlendiğini belirtti. Fukuyama, Afganistan’dan çekilmenin Amerikan döneminin sonu anlamına gelmediğini ifade etti. Ancak ABD’nin Afganistan’daki hedeflerine ulaşamadan, devirdiği iktidara yenilip ülkeyi terk etmek zorunda kalmasının, sona gidişte önemli bir adım olduğunu, ABD’nin küresel çapta imajının büyük zarar gördüğünü vurguladı.
Fukuyama, ABD’nin gerilemesinde yerel etkenlerin en az küresel etkenler kadar etkili olduğunu, ABD’nin başka güçlerin yükselişi kadar izlediği yanlış politikalar nedeniyle başarısız olmaya başladığını savundu. Kabil’deki hükümetin 20 yıldır ABD’den aldığı yardımlara rağmen hızla düşmesinin, ABD’nin Afganistan’da iş birliği yaptıklarını yüz üstü bırakmasının ABD’nin imajına ve gücünün manevi kısmına çok ağır bir darbe vurduğunu, ABD’nin bundan sonra herhangi bir coğrafyada yerel iş birlikçiler bulmada zorlanabileceğini belirtti.
Fukuyama ve “Tarihin Sonu” tezi
Siyaset Bilimi alanında akademisyenliğinin yanında 1980’li yıllardan itibaren ABD’nin dış politikasında aktif rol alan Francis Fukuyama, Soğuk Savaş’ın sonra ermesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine 1992’de yayınladığı “The End of History and the Last Man” (Tarihin Sonu ve Son İnsan) kitabıyla büyük bir üne kavuştu.
Fukuyama bu kitabında Batılı değerler ve Batı liberalizmi dışında tüm kültür ve ideolojilerin yenildiğini, bundan sonra dünyaya Batılı değerler ve devlet anlayışının hakim olacağını, bu açıdan tarihin sonuna gelindiği tezini işledi. Bununla beraber Fukuyama, bu tezine sadece İslam’ın tehdit oluşturabileceğini de kitabında belirtmişti.
Fukuyama’nın bu tezi 1990’lı yıllar boyunca bolca tartışıldı. Bazıları Fukuyama’yı desteklerken bazıları da onu sıkı bir biçimde eleştirdi. 2000’li yıllarda Fukuyama bu tezinde acele ettiğini, yanılmış olabileceğini belirtti. 2010’lu yıllarda ise yanıldığını, geleceğin ne getireceğinin bilinmediğini daha açık biçimde kabul etti.
11 Eylül sürecinde Bush’un Neo-muhafazakar politikalarını destekleyen Fukuyama, ABD’nin Afganistan ve Irak’ı işgali üzerine bu ülkelerde giriştiği devlet inşası projelerini analiz ettiği “State-Building” (Devlet İnşası) kitabını 2004’te yayınladı.
Fakat Fukuyama ilerleyen yıllarda ABD’nin işgal ettiği topraklar özelinde ve genel olarak da yanlış politikalar izlediğine, kendisine zarar verdiğine dair açıklamalarda bulundu. Bush yönetiminden uzaklaştı, ABD başta olmak üzere Batı’nın kendi değerlerine zarar verdiğini ve dünyaya örnek olamadığını işlemeye başladı.