ABD Başkanı Donald Trump, imzaladığı başkanlık kararnamesiyle ülke genelinde federal binaların klasik Greko-Romen ya da benzeri tarzda yapılması ve ‘güzel gözükmesi’ talimatı verdi.
Kararnamede, ülkede son dönemde yapılan birçok federal binanın son yüzyılın geniş tuğlaların kullanıldığı modern “Brutalist” mimari yapıda olduğu belirtiliyor.
Bundan sonra yapılacak hükümet binalarının “Beyaz Saray gibi Amerika’nın sevilen simge binalarına benzer şekilde güzel gözükmesi gerektiği” talimatı veriliyor.
Gelenekçiler kararnameyi memnuniyetle karşılarken bazıları ise çeşitli gerekçelerle itiraz ediyor.
Amerikan Mimarlar Enstitüsü, “Bu kararnameye açık bir şekilde karşı olduklarını” açıkladı. Bazı muhalifler ise “Hükümetin mimarlara resmi bir tarz dayatmasının anti-demokratik olduğunu” söyleyerek itiraz ediyor.
Trump’ın imzaladığı kararname “Güzel Federal Şehir Mimarisine Teşvik” adını taşıyor. Kararnameyle yeni bir konsey de oluşturuluyor ve konseye, ABD Başkanı’na gelecekte yapılacak federal binalar için tavsiyede bulunma yetkisi veriyor:
“Yeni federal binaların tasarımı, Amerika’nın sevilen simge binaları gibi, kamusal alanları daha canlı ve güzel göstermeli; insan ruhuna ilham vermeli; ABD’ye asalet katmalı; kamudan saygı görmeli; ve uygun şekilde her bölgenin mimari mirasına saygı göstermeli.”
3 Kasım’daki Başkanlık seçimini kaybeden Cumhuriyetçilerin adayı Başkan Donald Trmp, 20 Ocak’ta görevi Seçilmiş Başkan Joe Biden’a bırakacak.
Trump da aslında inşaatları olan ve yeni binalar yapan bir iş insanı.
Başkent Washington DC’deki federal binaların son dönemde “Klasik ve modern tasarımların uyumsuz bir karışımı gibi göründüğü” yazan kararnamede, hükümetlerin büyük oranda “Güzel binalar inşa etmeyi bıraktığı” ifadelerine yer verildi:
“Klasik ve diğer geleneksel mimarinin kullanılması için mimarlar teşvik edilmeli.”
Pulitzer ödüllü mimar Paul Goldberger ise, hükümetin “Resmi bir mimari stili dayatması, 21. yüzyılın liberal demokrasisiyle hiçbir şekilde uyumlu olmadığını” söylüyor.
Aslında kararnamenin ilk taslağı şubat ayında açıklanmıştı. O dönem Amerikan Mimarlar Enstitüsü ve Tarihi Koruma Ulusal Fonu taslağa itiraz etmişti.
Pazartesi günü Enstitü, “Toplumların, hangi mimari tasarımın ihtiyaçlarını karşılayacağına karar verme hakkı ve sorumluluğu vardır” açıklaması yaptı.
Enstitü’nün yöneticisi Robert Ivy, “Her ne kadar yönetimin tasarım dayatması kararında ısrar ettiğini görmek bizi dehşete düşürse de, kararnamenin daha önce düşündüğümüz kadar ileri gitmemesi bizi memnun etti.” dedi.
Bazı mimari uzmanları ise, klasik mimariyi dayatıp modern mimariyi saf dışı bırakan hükümetin aslında “Beyazların tarihinin ve kültürünün daha üstün olduğu fikrini yansıttığını” söylüyor.
Mimari Birliği’nin eski direktör yardımcısı Phineas Harper, Şubat ayında yaptığı bir konuşmada “Tarihten bağımsız olarak, klasik estetik anlayışı beyazlığın bir kodu haline geldi” demişti.
Ancak Bloomberg televizyonuna konuşan bir Beyaz Saray yetkilisi, yapılan anketlerin sonuçlarına göre Amerikalıların büyük çoğunluğunun geleneksel tasarımları tercih ettiğini söyledi.
Bu anketlerden ve araştırmalardan birini yürüten Ulusal Şehir Sanatları Topluluğu da kararnameyi memnuniyetle karşıladı:
“Amerikalılar uzunca bir süredir klasik mimarinin sadece güzel olduğunu değil; bizi temsil eden hükümetin temel değerlerini taşıdığını da düşünüyor. Anketimize katılan kişilerin çoğu klasik mimariyi tercih ettiğini söyledi. Federal binaların tasarımları, hizmet etmek için inşa edildikleri halkın sembolik tercihlerini ve estetik anlayışını yansıtmalı.”