Perşembe, Ocak 9, 2025

Son Haberler

İlgili Yazılar

Hukuki Açıdan Kasım Süleymani’nin Suikasti: Uluslararası İlkeler ve Kurallar Perspektifinden İnceleme

Amerika Birleşik Devletleri tarafından 3 Ocak 2020 tarihinde gerçekleştirilen Kasım Süleymani’nin suikasti, son yıllarda uluslararası hukuk alanında en tartışmalı konulardan biri olmuştur. Bu makale, bu eylemi uluslararası ilkeler ve kurallar çerçevesinde hukuki olarak inceleyerek, meşruiyeti ya da meşruiyetsizliğini tartışmaktadır. Makale, ulusal egemenlik ihlali, meşru müdafaa ve önleyici müdafaa üzerine odaklanmaktadır. Sonuçlar, bu eylemin Birleşmiş Milletler Antlaşması, insan hakları ve ulusal egemenlik ilkeleriyle çeliştiğini ve açık bir uluslararası hukuk ihlali olarak değerlendirilebileceğini göstermektedir.

Kasım Süleymani’nin hedef alındığı suikast, Amerika Birleşik Devletleri tarafından gerçekleştirilen ve İran’ın en üst düzey komutanlarından birini hedef alan bu eylem, uluslararası hukuk alanında geniş çaplı tartışmalara yol açmıştır. Bu makale, bu eylemin hukuki boyutlarını incelemeyi amaçlamakta olup, uluslararası hukuk ihlalleri, meşru müdafaa iddiaları ve önleyici müdafaa gerekçeleri üzerine analiz yapmaktadır.

1. Kuvvet Kullanımının Hukuki Çerçevesi
Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 51. maddesine göre, kuvvet kullanımı yalnızca silahlı saldırı durumunda ve meşru müdafaa çerçevesinde izin verilmektedir. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, yasal kuvvet kullanımını belirleyen ana otorite olarak kabul edilmektedir. Uluslararası hukuk, ayrıca özellikle barış zamanında hedefe yönelik suikastları açıkça yasaklamaktadır.

2. Irak’ın Ulusal Egemenliğinin İhlali
2008 yılında Irak ile Amerika Birleşik Devletleri arasında yapılan güvenlik anlaşmasına göre, Amerikan güçlerinin Irak’taki varlığı, bu ülkenin ulusal egemenliğine saygı gösterilerek yapılmalıdır. Süleymani’nin konvoyuna yönelik Bağdat Havalimanı’nda gerçekleştirilen insansız hava aracı saldırısı, Irak hükümetinin izni ya da bilgisi olmadan gerçekleştirilmiş ve bu durum, anlaşmaya ve ulusal egemenlik ilkesine açık bir ihlal teşkil etmiştir. Ayrıca bu eylem, Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 2. maddesinin 4. fıkrasına aykırıdır ve kuvvet kullanımını yasaklamaktadır.

3. Meşru Müdafaa İddiasının İncelenmesi
Amerika Birleşik Devletleri, bu saldırının meşru müdafaa ve olası yakın zamanda gerçekleşecek saldırıları engelleme amacıyla yapıldığını iddia etmiştir. Ancak, meşru müdafaa, yaklaşan bir saldırıya dair kesin ve somut delillerin varlığını gerektirir ve bu durumda böyle bir kanıt sunulmamıştır. Ayrıca, meşru müdafaa ilkesi çerçevesinde orantılılık ilkesi ihlal edilmiştir, çünkü bu eylem, diğer sivil kayıplara da yol açmıştır.

4. Önleyici Müdafaa ve Meşruiyeti
Önleyici müdafaa, tehdit oluşmadan önce düşmana karşı gerçekleştirilen saldırıdır. Bu tür bir müdafaa, Birleşmiş Milletler Antlaşması ilkeleriyle çelişmekte olup, yakın bir tehditin varlığını kanıtlayan somut delillere ihtiyaç duyar. Makale, Amerika Birleşik Devletleri’nin bu ilkeye dayandırdığı gerekçenin hukuki temelden yoksun olduğunu ve geçerli bir dayanağa sahip olmadığını vurgulamaktadır.

5. Savaş Suçu ve Devlet Terörizmi
Süleymani’nin suikasti, barış zamanında gerçekleştirilen hedefe yönelik bir eylem olarak, devlet terörizminin bir örneğidir. Bu eylem, ayrıca uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları ihlali olarak da değerlendirilmektedir. Bunun yanı sıra, Süleymani, IŞİD ile mücadelede önemli bir liderdi ve onun öldürülmesi, bölgedeki terörle mücadele çabalarını zayıflatmıştır.

Bu makale, Amerika Birleşik Devletleri’nin Süleymani’yi öldürmesinin açıkça uluslararası hukuk, Irak’ın ulusal egemenliği ve insan hakları ilkelerine aykırı olduğunu göstermektedir. Amerika’nın meşru müdafaa ve önleyici müdafaa iddiaları, hukuki unsurlardan ve yeterli delilden yoksundur ve bu eylem yasadışı olarak değerlendirilmektedir. Bu eylem, devlet terörizmi ve savaş suçu örneği olarak kabul edilebilir.

Popüler Yazılar