Çarşamba, Aralık 18, 2024

Son Haberler

İlgili Yazılar

Financial Times’tan Amerika’daki Yeni Siyasi Şiddet Döneminin Başlangıcı Üzerine Bir Analiz

Financial Times gazetesi, Amerika’daki toplumsal şiddet ve siyasi şiddet olgularının yeni bir döneme girdiğine dair bir makale yayımlayarak, cinayetlerin ve katillerin kahraman ilan edildiği, insanlık normlarının çözüldüğü ve parçalandığı bir dönemin başladığını bildirdi.

Gazetenin haberine göre, şiddetli popülizm, Amerika’da toplumsal normların bozulması ve çöküşüyle birlikte artan bir ivme kazanıyor.

Makaleye göre, geçen hafta New York’ta United Healthcare sigorta şirketinin CEO’su Brian Thompson‘ın öldürülmesi, arkasındaki motivasyonun şirketin kendisine karşı beslenen olumsuz duygular olduğu düşünülen bir cinayet, Amerika’daki yeni şiddet döneminin en son örneği olarak öne çıkıyor.

Yazar, Amerika’daki mevcut siyasi şiddetin dikkat çeken yönünün, bu şiddetin toplumsal açıdan önemli bir halk desteği alması olduğunu belirtiyor. Örneğin, Luigi Mangione adlı adamın, Thompson’ı öldürmekle suçlanan bir kişi olarak bazı sosyal medya platformlarında kahramanlaştırılması, bu tür desteğin örneklerinden biri olarak gösteriliyor.

Bir Chicago Üniversitesi tarafından yapılan son ulusal anketin sonuçlarına atıfta bulunan yazar, 2021-2024 yılları arasında Amerikalıların yüzde 10-15’inin siyasi amaçlar için şiddeti sürekli olarak desteklediğini vurguluyor.

Raporda ayrıca, Amerika’da siyasi şiddetin on yıllar boyunca azalsa da toplumun derinliklerinde varlık gösterdiği ifade ediliyor. Örneğin, 1920’lerin başlarında Amerika’da, beyaz ırk üstünlüğünü savunan ve şiddet yanlısı Ku Klux Klanörgütünün üyelik oranının büyük bir artış gösterdiği, bu dönemde Amerika genelinde siyahiler, Yahudiler ve Katoliklere karşı geniş çaplı şiddet olaylarının yaşandığı belirtiliyor.

1960’larda ise, büyük suikastler, Amerika’nın en büyük şehirlerinde isyanlar ve Weather Underground gibi iç terörist grupların ortaya çıkmasıyla, siyasi şiddet daha da tırmandı. (Weather Underground, Michigan Üniversitesi’nde kurulan ve amacı, Amerika hükümetine karşı devrim yaparak emperyalizmi yok etmek olan bir sol terörist gruptu.)

Ancak bugünün Amerika’sı, şiddetli popülizmin yükseldiği ve siyasi amaçlar doğrultusunda şiddet eylemlerinin artan bir şekilde gerçekleştiği yeni bir dönemi işaret ediyor.

Yazar, son altı yıl içinde Amerika’da, aşırı sağcı komplo teorisi “Büyük Yer Değiştirme”‘den ilham alarak yapılan kitlesel silahlı saldırıların arttığını belirtiyor. Bu teori, Amerika hükümetinin, artan sayıda azınlıkla beyaz Amerikalı nüfusunu yer değiştirmeye çalıştığını iddia ediyor.

Bu dönemde, politikacılara yönelik suikast girişimlerinin de arttığına dikkat çekiliyor. Örneğin, 2022’de Nancy Pelosi‘ye suikast girişimi, Barack Obama‘nın evinin yakınında bir adamın silah ve patlayıcılarla yakalanması ve Brett Kavanaugh‘a yönelik suikast girişimi gibi olaylar yaşandı. 2024 yılı itibarıyla, Donald Trump’a yönelik iki suikast girişimi de gözlemlendi.

Makalede, George Floyd’un polis şiddeti sonucu öldürülmesi üzerine gerçekleşen şiddetli protestolar, Amerika’daki şiddet karşıtı en büyük gösterilerden biri olarak belirtiliyor. Ayrıca, 6 Ocak 2021‘deki Kongre baskınıTrump’ın seçim kaybının ardından Kongre’yi basma çağrısı yapması sonucu gerçekleşen şiddetli bir olay olarak tarihe geçti.

7 Ekim 2023‘teki Hamas saldırısından sonra, Amerika’nın farklı şehirlerinde ve üniversitelerinde Filistin ve İsrail yanlısı protestocular arasında çatışmalar yaşandı.

Yazar, tüm bu olayları sıralayarak, bugünkü Amerika toplumunda artan şiddet seviyesinin derinden endişe vericiolduğunu vurguluyor. Çünkü artık sadece siyasi şiddetin normalleşmesi değil, buna yönelik toplumda önemli bir halk desteği de görülüyor. Yazar, toplumda şiddet karşıtı normların giderek yok olmasının, şiddet eylemlerinin kabulünü kolaylaştırdığını ifade ediyor.

Peki, Amerika’daki şiddetin neden yeniden arttığı sorusunun cevabı, ülkenin beyaz nüfusun çoğunluktan, beyaz olmayan azınlıkların çoğunluğunda bir çok kültürlü demokrasiye dönüşümünde yatıyor.

Yazar, yapılan anketler ve örneklerle şu sonuca varıyor: Amerikalılar, ülkenin sistematik ırkçılığa dayalı bir devletolduğunu düşündükçe, soldan gelen şiddetleri daha fazla destekleme eğilimindeler. Öte yandan, Demokrat Parti‘nin mevcut seçmen kitlesini değiştirme ve daha itaatkar seçmenler getirme çabalarını fark ettiklerinde, sağcı şiddetleri beş kat daha fazla destekleme olasılıkları artıyor.

Sonuç olarak, yazar, Amerika’daki kutuplaşmış dönemin devam ettiği, şiddetli popülizmin yükseldiği ve Amerikan kimliği üzerinde süren savaşın yakın zamanda sona ermeyeceğini vurguluyor.

Popüler Yazılar