Atlantik Konseyi’ndeki analistler, Orta Doğu’daki güç dengesindeki büyük değişikliklere dikkat çekerek, Suriye halkı ve muhaliflerine bu ülkenin Libya’ya dönüşmemesi gerektiği konusunda uyarılarda bulunuyor.
Rich Outzen, Atlantik Konseyi Türkiye Programı’nın jeopolitik danışmanı ve kıdemli üyesi, Orta Doğu’daki güç dengesinin hızla değiştiğini belirterek, Amerika’nın bölgeye yönelik yeni bir strateji geliştirmesi gerektiğini vurguladı.
Outzen, Bashar Esad rejiminin iki hafta içinde geniş bir muhalif grubun koordineli saldırısı sonucu düşmesinin, Orta Doğu’daki güç haritasını hızla değiştirdiğini ifade etti.
Outzen, Rusya’nın Suriye’deki üslerinin geleceği, Amerika’nın desteklediği Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kuzeydoğu Suriye’deki durumu, geçici hükümetin yapısı, terörle mücadele faaliyetleri ve Suriye’nin bölgedeki yeni rolünün birkaç ay sürebileceğini söyledi.
Outzen, Türkiye’nin bu süreçteki rolüne de değinerek, Türkiye’nin Esad’a karşı olmasına rağmen, Esad’ın destekçileriyle de müzakere ettiğini ve Suriye’deki muhalifleri hem siyasi hem askeri olarak desteklediğini belirtti. Aynı zamanda YPG’ye karşı da mücadele verdiğini ifade etti.
ABD’nin Suriye’ye yönelik yaklaşımını da eleştiren Outzen, Amerika’nın son on yıldaki yaklaşımını Esad’la uzlaşma ve IŞİD’e aşırı odaklanma olarak tanımladı. Ancak bu durumun artık çökmüş olduğunu ve Washington’ın yeni bir strateji geliştirmesi gerektiğini belirtti.
Kareem Mezran, Atlantik Konseyi’nde Kuzey Afrika İnisiyatifi Direktörü ve Orta Doğu Programları Kıdemli Üyesi, Suriye’nin Libya gibi bir duruma düşmemesi için uyarılarda bulundu.
Mezran, Suriye’deki son gelişmelerin, 2011’de Libya’daki kanlı rejim değişikliği sürecini hatırlattığını belirterek, Libya’daki durumun Suriye’ye dersler verebileceğini vurguladı.
Mezran, Libya’nın Suriye’ye verebileceği en önemli dersin, yabancı güçlerle, hem bölgesel hem küresel, nasıl etkileşim kurulacağı olduğunu ifade etti. Libyalılar dış güçlere kendi ülkelerini bölüp parçalamalarına izin vermişti. Mezran, Suriye’nin yeni liderlerinin, kendi aralarında ortak bir zemin bulması gerektiğini, ülkenin derin bir değerlendirmeden sonra, ortak bir kimlik temelinde yeni bir ulusal çıkar anlayışı oluşturarak seçimlere gitmesi gerektiğini belirtti.