Dünya ekonomisinin en temel dinamiklerinden biri olan Dolar-Euro paritesi 20 yıl sonra ilk kez dolar lehine değişti ve iki para birimi eşitlendi. Peki, bu noktaya nasıl gelindi, önümüzdeki süreçte neler bekleniyor? Detaylar haberimizde…
Avrupa Birliği (AB) belki de kurulduğu günden bu yana en zorlu sınavlarından birini veriyor. Savaş, enerji krizi, kötüleşen mali tablolar ve rekor enflasyonlarla boğuşan birlik bu kez de para biriminin dolar karşısında giderek değer kaybetmesiyle sarsılıyor.
Euro, dolar karşısında resmi rakamlara göre 06 Aralık 2002’den bu yana en düşük seviyeye geriledi ve kabaca 1 Dolar’ın 1 Euro’ya eşit olduğu yeni bir dönem başladı.
Bu noktaya gelinmesinde çok farklı sebepleri sıralamak mümkün. Ancak hemen herkesin aynı çizgide birleştiği nokta, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) tüm bu süreçte doğru aksiyonu alamaması. Şimdi filmi biraz geriye saralım ve Dolar-Euro paritesindeki değişimin kilometre taşlarına yakından bakalım…
Başrolde Rusya-Ukrayna savaşı var
Her ne kadar başlangıç çizgisini pandemi dönemine çekmek mümkün olsa da yaşananların asıl kırılma noktası Rusya-Ukrayna savaşının başlaması ve hemen ardından yaşanan gelişmeler oldu desek yanlış olmaz.
Çok uzun yıllar sonra Avrupa kıtasının yeniden bir savaşa ev sahipliği yapması başlı başına sorun iken, bu gelişmenin Almanya gibi AB’nin lokomotif ülkesine doğrudan etki etmesi puzzle’ın en önemli parçalarından biri.
Kısaca özetlemek gerekirse, savaşın bir anda boyut değiştirmesiyle birlikte Euro bölgesi ciddi bir baskı hissetti. Rusya, başını ABD ve İngiltere’nin çektiği, AB’nin de bir şekilde katılmak zorunda kaldığı üst düzey yaptırımlarla baş başa kaldı.
Kremlin, kendisine yönelik bu hamlelere, en büyük kartını oynayarak cevap verdi ve ne denli büyük bir hasar vereceği halen netleşmeyen bir enerji krizinin fitilini ateşledi.
Öte yandan, Rusya ve Ukrayna’nın küresel buğday ihracatının yaklaşık yüzde 30’unu karşılıyor olması ve Karadeniz’deki limanların abluka altında olması gıda krizini de tetikledi.