AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell yaptığı açılamada, Ukrayna ile Rusya arasında çatışmaların savaş meydanında tamamlanacağına işaretle, iki ülke arasındaki askeri münakaşanın çözülmesine vurgu yaptı.
Josep Borrell twitter üzerinden paylaştığı mesajda, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın çatışma meydanında son bulacağına işaretle, AB tarafından Ukrayna’ya yardım için 500 milyon Euro ek yardımı tahsis ettiklerini, Ukrayna’nın ihtiyacına göre silah yardımının da yapılacağını kaydetti. Borrell ayrıca, ABD’nin Rusya’ya karşı yaptırımlarının artmasını ve Rus enerjisi üzerine odaklanmasını da talep etti.
AB Dış Politika sorumlusunun Borrell Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmalara ilişkin savaşçı yaklaşımı, Brüksel’in görünüşte bölgesel ve uluslararası münakaşalara yönelik takip ettiği yaklaşım ile bağdaşmıyor. AB şimdiye kadar kendini en azında her daim bölgesel ve uluslararası münakaşalarda barış taraftarı ve bu münakaşaların barışçıl çözümünden yanaymış gibi göstermiştir. Ancak bu kez Borrell, açık şekilde Rusya ile Ukrayna ordusu arasındaki çatışmanın sürmesini istemesi sıra dışı bir yaklaşım oldu.
AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi’nin yaptığı bu açıklamayı analiz etmek için ABD’de iktidarda olan Demokrat başkan Jeo Biden yönetiminin politikalarına bakmak gerek. Tek taraflı eylemlerde bulunup bu doğrultuda politika takip eden eski ABD Başkanı Donald Trump’ın aksine Jeo Biden liderliğindeki ABD yönetimi ile AB ilişkileri iyileşmiş ve birbirine yakınlaşmıştır. Aslında yeni dönemde Avrupa ile ABD her zamankinden ziyade kendi politikalarını senkronize etmeye çalışmakta. Daha doğrusu Brüksel, çeşitli konularda başkan Jeo Biden yönetiminin politikalarını izliyor. Bu konulardan biri de görüldüğü gibi kuşkusuz Ukrayna meselesidir.
Aslında ABD ile AB münasebetleri Ukrayna krizi üzerinden birbirine çok yakınlaşmıştır. Her iki taraf eşgüdümlü olarak Ukrayna savaşı gerekçesiyle Moskova’ya karşı azami şekilde baskı yapmaktalar. Rusya’nın Ukrayna’daki askeri operasyonu Batılılar açısından, ABD ve ortakları için değerli bir fırsat sunmuştur. Onlar böylece Rusya’ya karşı vekalet savaşı başlatarak, Kiev’e dev miktarda askeri, istihbari ve silah yardımlarında bulunmaktalar. Demek Ki, ABD uzun bir süredir, Rusya’nın çökmesi hatta parçalanmasını istiyor.
Washington ve Brüksel’in Rus nükleer füzelerinin ülkenin batı ve Avrupa’nın doğu sınırlarına yakın noktalara konuşlanması ve Putin’in Batı’nın girişim ve politikalarına karşı izlediği politika ve icraatı, yeşil kıta ve ABD’yi Rusya’nın gücü ve kabiliyetini zayıflatmak için eşsiz bir fırsat olarak kullanmasına yol açmıştır, oysa AB’nin Rusya ile ilişkilerinin türü, ABD’nin Rusya ile ilişkilerinin türünden köklü farklılıklar içermekte ve ABD sahasında oynaması AB için muhakkak olumsuz sonuçları olacaktır.
Bu doğrultuda, yüzde 40 oranında Rus doğalgazı ve yüzde 25 oranında Rus petrolüne bağımlı olan Avrupa’nın çıkarı Rusya’dan enerji ithalatını sürdürmesinde olmasına rağmen, AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, bu birliğin yaptırımlarının Rus enerjisi üzerine yoğunlaştırılması gerektiğinin altını çizdi. Borrel perşembe günü yaptığı açıklamada, Rusya’ya karşı petrol yaptırımlarının da 11 Nisan’da AB Dış İlişkiler Konseyi toplantısının gündemine alınacağını belirtti.
Bu durum kuşkusuz, AB’nin kendi politika ve eylemlerini, Washington ile eşgüdümlü hale getirdiğini gösteriyor. Çünkü ABD Başkanı Jeo Biden de cuma günü, Rusya ve Belarus ile normal ticari ilişkilerinin kesilmesine ve Rusya’dan enerji ithalatını yasaklamasına ilişkin Kongre’den geçen kararı onaylamış oldu.