Joe Biden, Amerika’nın 25 yıl önce endüstriyel gelişmede lider olduğunu belirterek şöyle bir açıklamada bulundu: “Artık öyle bir durumumuz yok. Bu da, düşmanlarımıza bizi geçebileceklerine dair bir mesaj sayılıyor. “
Amerika başkanının ülkenin ekonomik düşüşünü ve gerilemesini kabul etmesi, Amerika’nın düşüşü ve çöküşü olarak bilinen bir süreci yansıtıyor. Bu bağlamda Joe Biden, çeşitli ekonomik ve sosyal göstergelere ve Amerika’nın bu alanlardaki durumuna değinmiştir.
Joe Biden Amerika’daki vahim altyapı durumuna ilişkin şu açıklamada bulunmuştu: “Altyapımız her zaman dünyanın en iyilerinden biri olmuştur, ancak günümüzde istatistiklere göre altyapı açısından 13’üncü sıradayız ve altyapı açısından on iki ülke bizden daha iyi durumda.”
Biden ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri’nin üniversite eğitimine erişim açısından dünyadaki ilk ülkelerden biri olmuşluğuna değinerek, ancak Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün mevcutta Amerika Birleşik Devletleri’ni 35’inci sıraya yerleştirdiğini itiraf etti.
Biden’ın Amerika gerilemesi ile ilgili kabul etmek zorunda kaldığı üçüncü konu ise, sanayi üretimi alanındaki gerilemelerdir. Amerika başkanı, ülkesi ve Çin ürünlerini karşılaştırırken Amerika’nın çok geride kaldığını kabul etti.
Joe Biden’a göre, son 20 yılda Amerika’daki çoğu çelik şirketi kapanarak bu alandaki şirket sayısı 100’den 51’e düştü ve sektördeki istihdam 2000 yılından bu yana yüzde 40 düştü. Çin mevcutta bir ay içerisinde Amerika’nın bir yılda ürettiğinden daha fazla çelik üretiyor. Biden, Çin’in ABD’ye kıyasla önemli ölçüde elektrikli araç ve pil üretimine de dikkat çekti.Bütün bunlar aslında Amerika sanayi üretiminde devamlı bir düşüşe işaret etmektedir.
Amerika Başkanı’nın açıklamaları, Amerika’nın özellikle ekonomik boyuttaki düşüş trendinin tartışılmaz bir gerçek olduğunu, son yıllarda bilhassa da koronavirüs salgını sonrasında hızlanan bir düşüş trendi olduğunu gösteriyor.
Eski ABD Genelkurmay Başkanı Mike Mullen ise ırkçılık, maaş eşitsizliği, gelirlerdeki dengesizlikler ve toplumda yaratıcılığın olmaması gibi kimi büyük sorunlara değinerek şu açıklamada bulunmuştu: ” Yükselmiyoruz. Açık konuşmam gerekirse düşmekte ve çökmekteyiz. “
Dünyanın en büyük ikinci ekonomisi olan Çin, artık dünya ekonomisinde hızla üst sıralarda yer alıyor. Tahminler, Çin’in en geç 2030 yılına kadar dünyanın ilk ekonomik gücü olacağı yönündedir. Bunu başarmak ve ABD’yi dünyanın en büyük ikinci ekonomisi konumuna düşürmek, Amerika’nın uluslararası arenadaki konumu açısından olumsuz sonuçlar doğuracak ve Washington’un küresel ekonomiyi ve uluslararası siyaseti etkileme kabiliyetini azaltacaktır.
Aynı zamanda, dünyanın önde gelen para birimi olan dolar, yavaş yavaş konumunu kaybedecek ve böylece Washington’un onu parasal bir silah olarak kullanma kabiliyetini zayıflatacaktır. Ayrıca ekonomik gücünü her zaman yarı-sert bir güç olarak diğer ülkelere yaptırım şeklinde dayatan Amerika, rakip ülkelere eskisi gibi yaptırım uygulayamayacak.
Amerika’daki ekonomik gerilemenin; ABD federal bütçe açığında önemli bir artışa yol açacağı, ABD’nin başta Çin olmak üzere diğer ekonomik güçlerle olan ticaret açığında artışa neden olacağı ve ABD ulusal borcunun 28 milyon dolara yaklaşması, doların küresel mali etkileşimlerde ve döviz rezervlerindeki rolünün azalması, endüstriyel üretimlerin azalması ve Amerika içinde altyapının yıpranması sürecini hızlandırması gibi çeşitli tezahürleri olduğu söylenebilir.
