Amerika savunma bakanı Lloyd Austin dün silahlı kuvvetlere mesajında, Çin’in bakanlığın birincil sorunu olduğuna işaretle, Çin’e karşı tutumlarının, Amerika’nın iç ve dış siyasetinin ilerlemesi doğrultusunda olacağını belirtti.
Pentagon başkanı, Çin’in öncelikli sorun bildiklerini ve kendi rekabet üstünlüklerini korumak ve caydırıcılığı güçlendirmeleri için, uygun operasyonel kavramlar, yetenekler ve programlarını geliştirdiğini belirtti.
Pentagon başkanının bu açıklaması, Çarşamba günü Biden yönetimi tarafından açıklanan “Ulusal Güvenlik Stratejisi Geçici Kılavuzu” belgesi çerçevesinde anlam kazanıyor. Aslında gelecek 4 yılda Amerika’nın dış siyaset ve güvenliğinin yol haritası sayılan bu belgede, Çin’e ve Pekin’in Amerika’ya yönelik iddia edilen meydan okumalarına özel dikkat gösterildi.
Stratejik belgede Çin’in dünyada artan nüfuzuna işaret edilerek, “Bu ülkenin uluslararası özgür ve istikrarlı sisteme kalıcı sorun oluşturmak için kendi ekonomik, diplomatik, askeri ve teknolojik gücünü toplayabilecek tek rakip olduğu” ifade ediliyor.
Böylece Biden yönetimi Çin’i Amerika için bir tehdit olarak tanıtmak yerine gündem saptırarak Çin’in çeşitli boyutlardaki gücünün, uluslararası sistem ve istikrarı için ciddi bir tehdit olduğunu göstermeye çalıştı; hedef ise Avrupalı müttefiklerini Çin’e karşı tek bir cephede birleştirmek.
Amerika’nın bu çalışması NATO genel sekreteri Jens Stoltenberg’in desteği ile karşılaştı. Stoltenberg Çin’in Amerika ve Avrupa’nın ortak tehdidi olduğuna işaretle, NATO üyelerinin Pekin’e karşı birleşmesini istedi.
Fakat Amerika’nın gerçek endişesinin, birkaç yıla kadar Çin’in dünya ekonomisinin birinci gücüne dönüşmesi ve askeri gücünün artmasıdır, zira mevcut güvenlik denklemlere ve Amerika’nın doğu Asya’daki geleneksel konumuna, etkin bir güç olarak meydan okuyor.
Esasen Amerika ve Çin ilişkileri eski Amerikan başkanı Donald Trump’ın döneminden itibaren birçok gerginlik ve iniş çıkışlarla beraber oldu, fakat Biden’in göreve başlaması ile iki ülke arasında yeni tur gerginlik ve meydan okuma dönemi başladı.
Siyasi mseleler uzmanı Muhsin Şeriatniya’ya göre, “Çin rekabet için fazla rağbetli görünmüyor fakat Amerika genelde iç siyasetleri nedeni ile bu rekabeti yoğunlaştırıyor.
Amerika’nın Çin’e yönelik eleştirilerinin keskin tarafı, ekonomi, ticari, askeri ve güvenlik alanları üzerinde odaklanmıştır. Ekonomi ve ticari boyutta Biden de Trump gibi Çin’in tutumları ve girişilmeri, Amerika’ya yüklü ekonomi zararlar verdiğini ve Pekin’in ekonomik yöntemlerinin kabul edilmez olduğunu düşünüyor.
Bir diğer boyut ise Washington ve Pekin’in başta Tayvan boğazı ve güney Çin denizi olmak üzere Çin’in etrafında askeri karşılaşmadır. Washington Asya-pasifik bölgesinde Amerika müttefiklerini desteklemek bahanesi ile 2012 yılından itibaren doğu Asya’da deniz kuvvetlerini güçlendiriyor.
Amerika aynı zamanda Çin’de, özellikle Hong Kong ve Sincan’da (Xinjiang) baskı ve insan hakları ihlalleri bahanesiyle Pekin’e baskı uyguluyor.
Görünüşe göre Amerika’nın Çin’e karşı çeşitli boyutlarda gerginlik oluşturarak meydan okuması, Biden döneminde de devam edecektir./