Perşembe, Nisan 25, 2024

Son Haberler

İlgili Yazılar

Kurtulmuş’tan ABD’ye Boğaziçi tepkisi: Bir siyahinin boğazına basarak ölümüne sebep olanların söz söyleme hakkı yoktur

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Boğaziçi’nde süren protestolarla ilgili ABD’den gelen tepkileri eleştirdi. Kurtulmuş, “Bir siyahinin boğazına basarak ölümüne sebep olanların söz hakkı yoktur. Avrupa’daki protestolarda orantısız güç kavramının bile yetersiz kalacağı şekilde müdahale edenlerin söz söylemeye hakkı yoktur” dedi.

AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, İstanbul’da ulusal ve uluslararası haber kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Burada Boğaziçi Üniversitesi‘nde Prof. Dr. Melih Bulu‘nun rektör olarak atanması sonrası başlayan protestoları değerlendiren Kurtulmuş, ABD‘den gelen eleştiri mesajlarına tepki gösterdi.

“Türkiye’ye hiç kimsenin elini sallayarak şunu şöyle yapın demeye hakkı yoktur, haddi de yoktur. Boğaziçi’nde öğrenciler de bizim öğrencilerimizdir. Oradaki bazı marjinal grupların varlığı Boğaziçi’ndeki öğrencilerin tamamını bağlamaz” ifadesini kullanan Kurtulmuş, ‘üniversitede iyi eğitim almak ve ülkeye faydalı olmak, güçlü ve büyük Türkiye’yi oluşturmak için katkı sunmak isteyen samimi gençlerin bulunduğunu, birkaç tane marjinal grubun bu gençlerin hareketlerini yönlendirmeye kalkmasının kabul edilemeyeceğini’ kaydetti.

‘Avrupa Birliği, ABD veya BM Türkiye’ye parmak sallayarak ülkeyi hizaya sokamaz’

Aynı şekilde bunun bazı partiler tarafından politik bir arenaya dönüştürülmesinin de kabul edilemeyeceğini vurgulayan Kurtulmuş, “Boğaziçi protestolarının bir şekilde uluslararası baskı aracı haline dönüştürülmesine de asla müsaade edilmez” dedi. Kurtulmuş, şöyle devam etti:

  • “İster Avrupa Birliği‘nden olsun, ister Amerika Birleşik Devletleri‘nden olsun, ister BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği‘nden olsun, hangi uluslararası çevreden ve hangi ülkeden gelirse gelsin Türkiye’ye parmak sallayarak insan hakları konusunda Türkiye’yi hizaya sokmaya çalışanlara söylenecek çok sözümüz vardır.
  • Bunların hepsinin Türkiye’nin iç işlerine müdahale olduğunun farkındayız. Hiç kimsenin hiçbir konuda Türkiye’nin iç işlerine müdahale etmesine müsaade etmeyiz. Biz kendi meselemizi kendimiz hallederiz. Kimsenin bize ders vermeye, kimsenin bize haddimizi bildirmeye, kimsenin bize parmak sallamaya hakkı da yoktur, haddi de yoktur.
  • Hele hele Amerika’daki siyahi bir vatandaşın boğazına basarak nefessiz  kalarak ölümüne sebep olanların, daha üç beş gün önce 9 yaşındaki Amerika’daki zenci bir kız çocuğunun ellerini arkadan ters kelepçeyle bağlayarak yerlerle sürükleyenlerin, ya da Avrupa‘da yapılan protestolarda akıl almaz, aşırı, orantısız güç kavramının dahi yetersiz kaldığı şekilde müdahale edenlerin kalkıp Türkiye’ye bir şey söylemeye hakları yoktur.”

‘Hiçbir ülkenin Türkiye’ye egemenliği şüpheliymiş gibi davranmasına müsaade etmeyiz’

Kurtulmuş, Sputnik’in Türkiye-ABD ilişkilerinin Biden dönemindeki olası seyrine ilişkin sorusuna da yanıt verdi. Biden’ın göreve geldiği 20 Ocak’tan bu yana iki ülke arasında liderler veya dışişleri bakanları seviyesinde bir temasın olmadığı hatırlatılarak “Türkiye, ABD’nin bu tutumunu nasıl değerlendiriyor? ABD’nin PKK/YPG’ye verdiği destek ve FETÖ liderini iade etmeme ısrarı da düşünüldüğünde yeni dönemde ikili ilişkilerin seyri ne yönde olur?” diye sorulması üzerine Kurtulmuş şunları söyledi: 

“Türkiye son 5-6 yıldır özellikle Ortadoğu, Suriye ve Irak’ın kuzeyinde uyguladığı politikalarında belli menfaatlerini korumak adına ne kadar kararlı olduğunu ortaya koymuştur. YPG/PKK’ya verilen destekler ortadadır. Ama biz Türkiye olarak Suriye’de sınır ötesi faaliyetlere başladığımız zaman nasıl karşı çıkıldığını, durdurulmaya çalışıldığını da biliyoruz. Ama buna rağmen Türkiye sahada kararlılığını göstermiştir. Türkiye’ye düşman terör gruplarının Türkiye’ye karşı saldırıda bulunmalarına asla müsaade etmeyeceğini Suriye’de sözde terör devleti koridoru oluşmasına asla izin vermeyeceğini çok açık bir şekilde ifade etmiştir. Bunu da yaptığı sınır ötesi operasyonlarla göstermiştir. Yani Türkiye tezlerini sadece söylemiyor, sahada da çok güçlü bir şekilde varlığını teyit ederek hem Amerika’ya hem de diğer taraflara göstermiş bulunuyor.

Biz yeni dönemde Türkiye-Amerika arasındaki ilişkilerde normalleştirilmesi, iyileştirilmesi, gerginlik alanlarının ortadan kaldırılmasını istiyoruz. Bizim avantajımız şu; diplomasi alanında hem Amerika’yla hem Rusya’yla aynı şekilde konuşuyoruz. Suriye, Doğu Akdeniz konuları gibi. Tabii Doğu Akdeniz meselesi Suriye gibi değil. Tüm bu konularda sahada varlığımız açıktır, masadaki sözlerimiz de nettir. Dolayısıyla biz dostlarımızın dostluklarına güvenmek isteriz. Bunun için de tavrımız çok net ve açıktır. Biz eşit ve egemen ülkeler olarak herkesle konuşuruz. Ama hiçbir ülkenin Türkiye’ye egemenliği sanki şüpheliymiş gibi davranmasına müsaade etmeyiz.

‘ABD ile ilişkilerin gerginleşmesinin sebebi Türkiye değil’

Kurtulmuş “Şunu da çok açık söyleyeyim; Türkiye ile Amerika arasındaki ilişkilerin gerginleşmesinin hiçbirinin sebebi Türkiye değil. PKK/YPG’ye destek veren onlar. Dolayısıyla eğer burada bir şey söylemek gerekirse, Türkiye’nin milli menfaatlerini ilgilendiren bu konularda sözümüz zaten herkes gibi bu konularda ilgili muhataplarına iletiliyor. Bunların hiçbirinde ABD’nin milli menfaatleri konusunda bir kazanım elde edilmedi. Biz burada diyoruz ki, Amerika Birleşik Devletleri 3-5 tane militandan oluşan bir terör örgütünü mü yoksa nüfusu sürekli gelişen, eğitim kalitesi artan, ekonomisi güçlenen, demokrasisi son derece güçlü bir şekilde ilerleyen Türkiye gibi bu coğrafyada kilit taşı olan bir ülkeyle iletişime geçmeyi mi tercih edecek?” diye devam etti. 

‘S-400’ler tercih değil, zorunluluktur’

Türkiye’nin S-400’ler konusundaki kararlılığını da yineleyen AK Parti Genel Başkanvekili “Bir başka mesele; S-400’ler. Kusura bakmasınlar S-400’ler sebebi de Türkiye değil. Türkiye Amerika’dan uzun yıllar bu sistemleri istedi. Reddedildi, bahaneler söylendi. Türkiye de Rusya’da S-400 silahını aldı. Bu hayati bir zorunluluktur. Bu bir tercih değil, zorunluluktur. Bu istikamete Türkiye’yi sevk eden ABD’nin yanlış politikalarıdır. Dolayısıyla bunların hepsini, yeniden bir şekilde çözebilmek, bu ilişkileri daha sağlam bir noktaya taşımak için niyetimiz tamdır. Biden yönetiminden de aynı iyi niyetli yaklaşımları beklediğimizi bu vesileyle bir kez daha söylüyoruz” ifadelerini kullandı. 

‘AK Parti büyük reform iradesiyle Türkiye’nin yolunu açmayı başarmıştır’

Toplantıda hukuk ve ekonomi alanında yürütülen reform çalışmalarına da değinen Kurtulmuş, ne zaman Türkiye’de reformdan,  demokratikleşmeden, halkın taleplerinin daha ileriye taşınmasından bahsedilse birilerinin, birtakım çevrelerin bu reformun gerçekleşmemesi için elinden geleni ortaya koyduğu görüşünü dile getirdi.

Kurtulmuş, ayrıca muhalefet tarafından gelen bazı eleştirilerin de haksız olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

  • “Reform meselesinin onlar tarafından anlaşılmadığını gösteren bir tutumdur. ‘19 yıldır iktidardasınız, ne reformu yapıyorsunuz?‘ demek reformun statik bir mesele olduğunu zannetmek, reformu bir kere yaparsınız gelir geçer, bir daha üstüne dokunmasınız, zannedilen bir anlayıştır bu. Bu da tam statükocu anlayışın dışavurumudur.
  • Reform devingen, sürekli gelişen bir süreçtir. Zamanın şartlarına göre, milletin ihtiyaçlarına göre, eldeki siyasi imkanlarla göre gerçekleştirilebilecek hususlardır. Yoksa, biz bir kere reform yaptık, geride kaldı deseydik, bugün çok açık söylüyorum AK Parti iktidarı belki bu kadar güçlü bir şekilde ayakta kalmazdı. Geçmiş dönem reformlar hatırlandığında, vesayet ne zaman ortaya çıksa AK Parti büyük reform iradesiyle Türkiye’nin yolunu açmayı başarmıştır.”

‘Sayımız yetseydi dahi anayasa tek başına AK Parti’nin yapacağı bir şey değildir’

Kurtulmuş, reform konusunda Türkiye’deki herkesin, siyasi partilerin desteğini beklediklerini dile getirdi. Yeni anayasa meselesinin bir fantezi olmadığını, laf olsun diye ortaya atılmadığını belirten Kurtulmuş, bunu on yıllar boyunca siyasette tartıştıklarını kaydetti.

Kurtulmuş, AK Parti döneminde anayasada önemli değişiklikler yapıldığını, Türkiye’deki 90 yıllık yönetim sistemi olan parlamenter sistemin cumhurbaşkanlığı sistemine dönüştüğünü, askeri ve diğer yüksek yargı vesayetlerin geriletilmesini sağlayan adımlar atıldığını, ancak anayasada hala 1961 ve 1982 anayasasının ruhu olduğunu söyledi.

Tam manasıyla sivil, tamamıyla millet iradesini yansıtan, Türkiye’nin ihtiyaçlarına, taleplerine cevap verecek gerçekten demokrat, ileri, katılımcı, kapsayıcı bir anayasa yapılmasının vaktinin geldiğini dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu:

  • “Bunu Türkiye’nin mutlaka yapması gerekiyor. Sivil ve yeni bir anayasa iradesi. Anayasa tek başına AK Parti’nin yapacağı bir şey değildir. Sayımız yetseydi dahi tek başına yapmamamız gereken bir husustur, çünkü anayasa toplumsal sözleşmedir. Bir partinin anayasası olmaz. Mümkün olduğu kadar geniş bir uzlaşıyla, geniş bir konsensusla yeni bir anayasa yapım sürecinin önünü açmak istiyoruz.
  • Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisi‘nden verilen destek gibi diğer partilerin de bu sürece destek olması. Şu anda henüz içerik konuşulmuyor ama bir sürece destek olunmasını bekliyoruz. Bu sürece destek olunması Türkiye’nin on yıllar boyunca süren büyük beklentisi sivil ve çağdaş bir anayasanın demokrat, kapsayıcı, kuşatıcı bir anayasanın yapılmasının da önünü açacaktır. Bu anayasa meselesi Türkiye siyaseti için de bir sınavdır aynı zamanda.”

Kurtulmuş, reformda olduğu gibi yeni anayasa konusunda da AK Parti’nin ciddi, samimi ve diğer siyasi partilerle görüşmeye hazır olduğunu vurguladı. 

Popüler Yazılar