Cumartesi, Nisan 20, 2024

Son Haberler

İlgili Yazılar

Kamala Harris: ABD siyasetinde birçok ilki temsil eden başkan yardımcısından neler beklenebilir?

Kamala Harris, ABD’nin ilk kadın başkan yardımcısı ve ama aynı zamanda ilk Afrika-Asya kökenli başkan yardımcısı olarak Ocak ayında yemin ederek göreve başlamaya hazırlanıyor. Harris’in başkan yardımcılığının, ABD toplumunda az temsil edilen kesimler için neler ifade edebileceğini Princeton Üniversitesi’nin İranlı-Amerikalı öğretim üyesi Nura Ahmad Sediqe, BBC Farsça Servisi için değerlendirdi.

ABD’nin seçilmiş başkan yardımcısı Kamala Harris’in adı bile, Amerikan siyasetine beyaz olmayan etnik toplumlardan kadınların daha geniş katılımı vaadinin sembolü gibi.

Dünyanın en güçlü ülkelerinden birinde, temsil gücü zayıf toplumlardan kadınların, kendilerini, karar süreçlerinin parçası olarak görebilmelerinin yolunu açtı.

Bu potansiyelin hayata geçebilmesi için, siyasette yeterince temsil edilmeyen toplumların bu zaferi bir sonuç olarak değil, kapsayıcı politika süreçlerinin inşasında bir ilk adım olarak görmeleri ve benzer köklerden gelen başka kadınların da etkili pozisyonlara seçilebilecekleri bir politika alanının oluşturulması gerekiyor.

Harris’in göreve gelmesinin yarattığı heyecanın somut bir politik değişime dönüşebilmesi için şeffaflık ve azınlık toplumlarından yurttaşlarla, bilhassa da belli etnik kökenlerden kadınlarla güçlü ilişkiler kurulması gerekiyor.

Aynı anda bir çok ilk: Kadın, Siyah, Asyalı, İkinci Kuşak Göçmen

Kamala Harris sadece ABD’nin ilk kadın Başkan Yardımcısı değil, aynı zamanda ilk Afrikalı Amerikalı Başkan Yardımcısı.

Bu kadar da değil. Çok kültürlü bir aileye doğan Harris’in annesi Hindistan, babası Jamaika kökenli ve bu nedenle aynı zamanda ilk Asya kökenli Amerikalı Başkan Yardımcısı.

Bunların üzerine bir de bir göçmen ailenin çocuğu ilk kez başkan yardımcılığına seçilmiş oluyor.

Bütün bu arka planın sembolik olmanın ötesinde gerçek anlamları var.

Kadınların önemli görevlere seçilmesinin sadece diğer kadınların politikaya ilgisini artırmakla kalmayıp, önemli siyasi konularda kadınların çıkarlarını gözeten yasal düzenlemelerin çoğalmasına da hizmet ettiği artık belgelenmiş bir durum.

Aynı etkiyi farklı etnik azınlıklardan kadın ve erkeklerin önemli görevlere gelişinde de görmek mümkün.

Amerikan toplumundaki farklı kesimlerin siyasi temsilindeki büyük uçurumlara bakınca, azınlık toplumlarından kadınların siyasete katılımının teşvikinin, yüzeysel ve sembolik bir çaba değil ama hayati bir gereklilik olduğu da anlaşılır.

ABD nüfusunun yüzde 25,7’si yani yaklaşık her dört kişiden biri, birinci ve ikinci kuşak göçmenlerden oluşuyor.

Eyalet düzeyinde siyasette engeller ulusal düzeydekine kıyasla daha kolay aşılıyor olsa da temsil konusunda buralarda da hala büyük uçurumlar var.

Yakında yürüttüğüm “Yeni Amerikan Liderleri” başlıklı bir araştırma, birinci ve ikinci kuşak göçmen kadınların, eyalet parlamentolarında temsilinde, büyük orantısızlıkları gözler önüne serdi.

ABD’nin 50 eyaletinde toplam 7383 kişi seçimle eyalet meclis üyeliği gibi görevlere geliyor.

Bunların sadece 258’i yani yüzde 3,5’ine birinci ve ikinci kuşak göçmenler seçiliyor.

Bu kıyaslamayı birinci ve ikinci kuşak göçmen kadınlar olarak daralttığımızda ise oran çok daha düşüyor ve bu makamların sadece yüzde 1,7’sine bu kadınlar seçilebildiklerini görüyoruz.

Oysa eyalet meclislerinde genel olarak kadınların oranı yüzde 29.

Eyalet düzeyinde bile bu kadar büyük uçurumlar olması, etnik azınlıklar ve göçmen toplumlarından gelen kadınların ve genel olarak kadınların temsilinin artabilmesi için çok büyük mesafe katedilmesi gerektiğine işaret ediyor.

İşte Kamala Harris’in ABD başkan yardımcılığına seçilmiş olmasıyla bu bakımlardan izlemesi çok ilginç olacak bir döneme girmiş bulunuyoruz.

Kimin oyunu aldı?

Son seçimlerde Afrikalı Amerikalı kadın seçmenler başta olmak üzere etnik azınlıklardan kadınların desteği Biden-Harris ikilisinin zaferinde kritik rol oynadı.

Demokrat seçmen tabanının en sadık unsuru olduğu anlaşılan siyah kadınların yaklaşık yüzde 93’ü Biden ve Harris’e oy verdi.

Kamala Harris şimdi azınlık toplumlarından kadınları sadece oy vermeye değil siyasi süreçlere daha aktif katılmaya yöneltecek fırsatları da yaratabilir.

Kadınların siyasete katılımını artırmak aynı zamanda bu kadınların oy verdikleri siyasi liderlerin vaadlerini yerine getirip getirmediğini sıkı bir şekilde takip etmesi anlamına gelecek. Bu sağlıklı bir demokrasinin en önemli işareti.

Göçmenler ve azınlıkların Trump yönetiminin izlediği politikaların hesabını sorma fırsatı ve imkanı pek olmadı, zaten dile getirdikleri kaygı ve eleştiriler de göz ardı edildi.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Popüler Yazılar