Çoğu Batı Asya’dan gelen 2.000’den fazla mülteci, şu anda Belarus ve Polonya arasındaki sınır bölgesinde yerinden edilmiş durumda. Belarus-Polonya sınırındaki durum, sığınmacıların aşırı soğukta yiyecek ve su kıtlığıyla karşı karşıya kalmasıyla vahim.
Bu sığınmacılar Polonya’ya girerek başta Almanya olmak üzere AB ülkelerine ulaşmaya çalışıyor. Polonyalı yetkililer, sınıra dikenli teller yerleştirerek ve asker konuşlandırarak göçmenlerin Avrupa Birliği’ne girmesini engelliyor.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Blinken ile Rau arasındaki telefon görüşmesine ilişkin yazılı bir açıklama yaptı. Açıklamaya göre Blinken, ABD’nin Polonya-Belarus sınırındaki mülteci krizinden açık bir şekilde Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko ile Rusya’yı sorumlu tuttuklarını dile getirdi. Açıklamada, “Lukaşenko rejiminin eylemleri bölgedeki güvenliği tehdit edip ayrışmayı körüklerken Rusya’nın Ukrayna sınırındaki adımlarından dikkatleri başka tarafa çekmeyi amaçlıyor.” değerlendirmesine yer verildi.
Blinken ayrıca, Belarus’un “mültecileri kendi çıkarları için kullandığını” savunarak bu ülkeye ve Rusya’ya yönelik Batı yaptırımlarının artabileceği uyarısında da bulundu.
Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, 6 Temmuz’da yaptığı konuşmada, ülkesinin AB ile Geri Kabul Anlaşması’nı askıya alma sürecini hatırlatarak, Rusya ve Belarus’a yönelik Batı’nın tutumundan sonra artık savaştan kaçan insanları kendilerinin alamayacağını ifade etmişti. Avrupa’ya gitmek üzere Belarus’a gelen bu kişileri ülkede tutmayacaklarını söyleyen Lukaşenko, “Polonya, Litvanya, Letonya, Ukrayna ile sınırlarımızı kapatacağımızı ve Afganistan, Irak, Libya, Suriye, Tunus’tan gelen mülteciler için ‘yerleşim yeri’ haline geleceğimizi düşünenler yanılıyor. Biz hiç kimseyi tutmayacağız. Onlar bize gelmiyorlar, aydınlanmış, sıcak, rahat Avrupa’ya gidiyorlar.” demişti.
AB, Belarus yönetimini, Irak gibi ülkelerden gelen sığınmacıları AB ülkeleri Polonya, Litvanya ve Letonya sınırlarına göndererek “düzensiz göçü araç olarak kullanmak ve Birliği bu yolla istikrarsızlaştırmaya çalışmakla” suçluyor.
