ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Çin’in Uygurlar ve ülke içindeki diğer Müslüman topluluklara “soykırım yaptığını” söyledi. Çin ise Pompeo’nun iddialarını “ölçüsüz yalanlar” olarak nitelendirerek reddetti.
Mike Pompeo, Başkan Donald Trump’ın görevi Joe Biden’a devretmesine kısa süre kala yaptığı açıklamada, “Soykırımın sürdüğüne inanıyorum. Çin’in parti devletinin Uygurları yok etmek için sistematik olarak çalıştığına tanık oluyoruz” ifadelerini kullandı.
Biden’ın Dışişleri Bakanlığı görevine aday gösterdiği Antony Blinken de bu sözlere katıldığını açıkladı.
Blinken, “Benim de yorumum bu yönde olurdu” dedi.
Biden’ın ekibi de Ağustos ayında, seçimden önce benzer bir açıklama yapmış; “Uygurlar, Çin’in otoriter hükümetinin elinde, kelimelerle ifade edilemeyecek bir baskı altında acı çekiyor.” ifadelerini kullanmıştı.
Uluslararası insan hakları aktivistleri ve örgütleri, Çin’in son yıllarda milyonlarca Uyguru “Yeniden eğitim kampı” adını verdiği kamplarda hapsettiğini söylüyor.
BBC’nin konuyla ilgili yaptığı araştırmalar da, Uygurların bu kamplarda zorla çalıştırıldığını ortaya koymuştu.
Çin iddiaları reddetti
Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Chunying ise Çarşamba günü yaptığı açıklamada, Pompeo’yu görev süresi boyunca “sansasyonel yanlış iddialar” ortaya atmakla suçladı.
Hua, “Çin’de soykırım geçmişte asla olmamıştır, bugün olmuyor, gelecekte de olmayacak” dedi.
Sincan’da son durum ne?
Çin, ülkenin batısında 11 milyon Uygurun yaşadığı Sincan’daki eğitim kamplarında “ayrılıkçılık ve terörizmle” mücadele ettiğini savunuyor:
Haziran ayında Çinli akademisyen Adrian Zenz, Çin yönetiminin, Müslüman azınlığın nüfusunun artmasını engellemek için mecburi doğum kontrol yöntemleri uygulamaya koyduğu öne sürmüştü.
Zenz araştırması sonucu, kadınlara kısırlaştırma amaçlı müdahaleler yapıldığını da iddia etmişti.
Pekin yönetimi, “temelsiz” olduğunu söylediği araştırmanın doğru olmadığını savunmuş ancak Mike Pompeo, Çin’e, “korkunç uygulamalara derhal son verme” çağrısı yapmıştı.
O dönemde Trump, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde Müslüman Uygur Türklerine yönelik baskı politikalarından dolayı bu politikaların sorumlusu Çin yetkililerine yaptırım uygulanmasını öngören yasayı onaylamıştı.
Yasayla Müslüman Uygur Türklerine yönelik baskı politikalarının sorumlusu olan Çin yetkililerinin ABD’deki mal varlıkları dondurulmuş ve bu yetkililere vize yasağı getirilmişti.
Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü’nün (ASPI) Eylül ayında elde ettiği uydu fotoğrafları da, Çin’in batısındaki Sincan bölgesinde yer alan kampların 14’ünün inşasının devam ettiğini gösteriyor.
ASPI’nin raporunda, kampların fabrikaların yakınlarında bulunduğu ve gözaltında tutulanların buralarda zorla çalıştırıldığı bilgisine yer veriliyor.
Pekin yönetimi ise Sincan’da insan hakları ihlalleri olmadığını söylüyor. Çinli yetkililer önce gözaltı kamplarının varlığını inkar etmiş, daha sonra ise bu kamplarda yoksulluğu ve terör tehdidini ortadan kaldırma amaçlı meslek edindirme ve yeniden eğitim programları uygulandığını açıklamıştı.
Sincan bölgesindeki Müslümanlara yönelik “suçlamaların” evde Kuran bulundurulması veya domuz eti yenmemesi gibi nedenlere dayandırılabildiği ve bu kişilerin kamplarda keyfi gözaltılar, sağlık hizmetlerine erişimin engellenmesi veya zorla doğum kontrolü gibi uygulamalara maruz kaldığı ifade ediliyor.
Uygur ailelerin yanına Han soyuna mensup Çinli yetkililerin “akraba” sıfatıyla gözetim amaçlı iskanı ve kamu alanlarında yaygın bir gözetleme sistemine başvurulduğu belirtiliyor.
En büyük kampın Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nin başkenti Urumçi’deki Dabançeng kampı olduğu ve burada 100’e yakın binanın tespit edildiği belirtiliyor.