National Interest dergisi, Donald Trump’ın ilk başkanlık dönemindeki Orta Doğu stratejisi ile ilgili yeni değişen güç dengelerini ve stratejik yaklaşımları ele alarak, Amerika’nın İran’a karşı uyguladığı “maksimum baskı” politikasının başarısız olacağına dair bir analiz yayımladı.
Amerikan medya organı, Amerika’nın küresel ve bölgesel önceliklerinde yaşanan değişiklikleri vurgulayarak, Trump’ın ikinci başkanlık dönemindeki Orta Doğu politikalarındaki zorlukları şu şekilde özetledi: “Gelecek başkan, Orta Doğu’ya yönelik yaklaşımını bölgedeki yeni gerçekliklerle uyumlu hale getirmelidir, çünkü Trump’ın ilk dönemindeki politikaların tekrarı pek mümkün görünmemektedir.”
Analizde, Amerika’nın şu anda Çin’le rekabet etmenin yanı sıra, Ukrayna ve Orta Doğu’daki iki bölgesel savaşı aynı anda yürütmek zorunda kaldığına dikkat çekildi. Ayrıca, “CRINKS” (Çin, Rusya, İran ve Kuzey Kore) gibi Amerika’nın rakiplerinin, Batı’nın çıkarlarına zarar verdiği belirtiliyor.
Amerika’nın, diplomatik ve askeri açıdan aşırı baskı altında olduğu, kaynaklarını Asya, Avrupa ve Orta Doğu’da üç cepheye yaymak zorunda kaldığı ifade ediliyor. Ayrıca, Rusya ile İran arasındaki askeri ilişkilerin artması ve Çin’in, Suudi Arabistan ve İran ile ekonomik ve diplomatik ilişkileri geliştirerek Orta Doğu’daki nüfuzunu genişletmesi, Amerika’nın Orta Doğu’daki etkisinin azalmasına işaret ediyor. Bu durum, Trump’ın ilk dönemindeki Amerika’nın gücünden farklı olarak, şu anda Amerika’nın Orta Doğu’da gerçek ve pratik rakiplerle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
National Interest dergisi, Gazze Savaşı ve İsrail’in uluslararası alandaki artan yalnızlaşmasına da değinerek, Amerika ile Avrupalı müttefikleri arasındaki Orta Doğu politikalarındaki farklılıkların giderek arttığını belirtiyor. Avrupa’nın İsrail’e yönelik daha eleştirel bir tutum sergilemesinin, Washington’un Orta Doğu’daki Amerikan Barışı (Pax Americana) vizyonunun zor bir döneme girmesine neden olduğu vurgulandı.
Amerika’nın İran’a karşı uyguladığı ilk yaptırımların başarısının, Rusya ve Çin gibi büyük güçlerin bu yaptırımlara uyma istekliliğine dayandığı belirtiliyor. Ancak, bu kez Moskova ve Pekin’in İran’a karşı yaptırımları engellemeyi tercih edebileceği ve hatta bir çatışma durumunda İran’ı destekleyebileceği öngörülüyor.
Raporda, Suudi Arabistan ve diğer Körfez Arap ülkelerinin de İran ile tansiyonları azaltma politikasına yöneldiği, bu nedenle Amerika’nın İran’a karşı sert bir tutum izlemesinin bölgedeki istikrarı tehdit edebileceği ve bu durumun bu ülkelerin çıkarlarına zarar verebileceği ifade ediliyor.