Cuma, Nisan 19, 2024

Son Haberler

İlgili Yazılar

CIA işkence raporu, ABD ulusal güvenliğini tehdit etme bahanesiyle yayımlanmadı

Columbia Bölgesi federal yargıcı Beryl Howell, CIA’nın terörle mücadele sırasında uyguladığı işkence programıyla ilgili kapsamlı bir kongre raporunun gizli kalmasına karar verdi ve vatandaşların daha önce bazı bölümleri 2014’te demokrat senatör Dianne Feinstein tarafından ifşa edilen bu tartışmalı belgeye erişim hakkına sahip olmadığını iddia etti.

Yargıç Howell kararında şunları yazdı: “Bu rapor, CIA’nın gözaltı, sorgulama politikaları ve prosedürleri hakkında, yayımlanırsa ulusal güvenliği tehlikeye atacak son derece gizli bilgiler içeriyor ve bu meselenin önemi, bu bilgilerin ifşa edilmesine yönelik kamu yararından çok daha ağır basıyor.”

Dianne Feinstein, Yargıç Howell’in kararının bazı yönlerine katıldığını belirterek şunları söyledi: “Hâlâ işkenceler hakkındaki tam raporun uygun düzeltmelerle bir zaman diliminde yayımlanması gerektiğine inanıyorum. ABD hükûmetinin işkenceyi kullanması, bir daha tekrarlanmasına asla izin vermemiz gereken tarihimizdeki karanlık bir noktaydı.”

2009’da ABD Senatosu, CIA tarafından siyasi mahkûmların sorgulanma yöntemleriyle ilgili milyonlarca belgeyi araştırmak üzere İstihbarat Komitesi’ni görevlendirdi; araştırma 2013 yılına kadar sürdü ve nihayet bu araştırmanın sonuçlarının Nisan 2014’e kadar yayımlanmasına karar verildi. Ancak bu rapor henüz yayımlanmamıştır. 6700 sayfalık Senato raporu, 11 Eylül 2001 terör saldırılarından sonra başlayan CIA’nın gizli gözaltı ve işkence programının detaylarını açıklıyor.

Bu program yüzünden çok sayıda yabancı sanık, ABD’nin dışındaki “kara cezaevleri” olarak bilinen CIA’nın gizli gözaltı merkezlerine götürüldü ve şiddetli ve çoğu zaman vahşice sorgulamalara maruz kaldı. Tabii ki, 9 Aralık 2014’te ABD Senatosu İstihbarat Komitesi Başkanı Dianne Feinstein, CIA’nın terör şüphelilerine yönelik sorgulama teknikleri hakkında insan hakları kurumları tarafından geniş çapta eleştirilen birkaç bin sayfalık raporun sınıflandırılmamış bir özetini yayımladı.

Bu raporda, yapay boğulma, uzun süre uykudan yoksun kalma, cinsel saldırı tehditleri ve ailelerine yönelik tehditler de dahil olmak üzere CIA’nın tutuklulara yönelik işkence yapma yöntemleri anlatılmıştı. Bu raporda ayrıca CIA’nın Beyaz Saray, Adalet Bakanlığı, Kongre ve diğer Amerikan kurumları ile ilişki biçimi meselesine değinilmiştir ve CIA’nın birçok etkileşimde yanlış ve yetersiz bilgi sağladığı söylenmiştir.

11 Eylül 2001 olayından sonra Amerika, terörle mücadele planı çerçevesinde tüm dünyada başta El Kaide’nin olası üyeleri olmak üzere terör eylemleriyle suçlanan kişileri tutuklayıp sorguya çekebilecek bir sistem oluşturdu.

Bu doğrultuda, terör zanlısı kişiler kaçırılıp ABD’nin dışında gizli yerlerde mahkeme kararı olmaksızın hapsedilirdi ve acımasız yöntemlerle sorgulanırdı.

CIA’nın bu sanıklara karşı davranış ve işkence biçiminin ifşa edilmesi, dünya genelinde birçok eleştirel tepkiyle karşılaştı, hâlbuki Amerika, dünyada her zaman insan haklarının lideri ve savunucusu olduğunu iddia etmişti.

Aynı zamanda Birleşmiş Milletler İşkenceyle Mücadele Komitesi gibi insan hakları kurumlarının yanı sıra İnsan Hakları İzleme Örgütü gibi sivil toplum kuruluşları ve Nobel Barış Ödülü sahipleri gibi bazı uluslararası şahsiyetler de ABD’nin tutuklulara karşı kötü muamelesi ve mahkûmları işkence etmesini hassasiyetle takip etmiş ve bu sürecin devam etmesini önlemek için Amerikan hükûmetine pratik eylemler çağrısında bulunmuştu.

CIA ajanları, Amerikan ulusal güvenliğini savunma bahanesiyle şiddet eylemleri, işkenceler ve birçok insan hakları ihlali vakası gerçekleştirmişti. Bu doğrultuda, Amerikan hükûmeti, işkence kullanımını haklı göstermek için teröre karşı savaşı bu konuya örnek olarak nitelendirmişti. Ancak birçok uzmanın bakış açısına göre işkence uygulamak ve bu yöntemin savunulması, şiddetin yaratılmasına ve ulusal ve uluslararası düzeyde yayılmasına neden olmuştu.

Popüler Yazılar