Cumartesi, Nisan 20, 2024

Son Haberler

İlgili Yazılar

Cenevre’de Rusya ve Amerika Arasındaki Stratejik İstikrar Müzakereleri

Ryabekov bu görüşmenin ardından  Rus ve Amerikan heyetinin  Cenevre’de nükleer ve nükleer olmayan taarruz ve savunma silahlarının kontrolü hususunda anlaşmaya varmadıklarını açıkladı ve şu ifadelerde bulundu: ”  Bu hedef doğrultusunda  çabalıyoruz. Bunu herkes biliyor. Bildirilen çerçevede diyalog yapmak istiyoruz. An ak  Amerikalı taraf ile bu hususta anlaşmaya varamadık. “

 Donald Trump’ın başkanlığı sırasında ABD, önce Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması’ndan (INF) sonra da Açık Semalar Antlaşması’ndan çekilerek Silah Kontrolü Antlaşmalarından bir bir çekilmeye başladı. Bir sonraki adımda, Trump yönetimi, geriye kalan tek önemli silah kontrolü anlaşması, yeni START paktının uzatılması için koşullar belirleyerek, pratikte bu anlaşmanın da çöküşünün yolunu açtı. Bu koşullar, Çin’in müzakerelere katılması ve  Moskova’nın şiddetle karşı çıktığı Rusya’nın cephaneliğinden süpersonik silahların çıkarılmasını içeriyordu. Ancak hem Pekin hem Moskova bu koşullara ciddi bir şekilde karşı çıktı. Bu gelişmelerin ardından Rusya da misilleme olarak iki anlaşmadan çekildi. Bu gidişata rağmen, Rusya her zaman yeni START anlaşmasını uzatmak istemiştir. 

Trump’ın silah kontrolü konusundaki olumsuz eylemlerini tersine çevireceğini iddia eden Demokrat Başkan Joe Biden’in Şubat 2021’de göreve başlamasının ardından, yeni START anlaşmasını beş yıl uzatmayı kabul etti. Uluslararası ilişkiler uzmanı Georgy Arbatov’a göre, “Yeni START anlaşması, doğrulama rejimi ve güven artırıcı önlemler sayesinde, iki güç arasındaki stratejik ilişkilerde yüksek derecede öngörülebilirlik, şeffaflık ve çalışma etkileşimini garanti edebilir.” değerlendirmesinde bulunmaktadır.

Bu konuda dikkat çeken nokta, her zaman düşmanlarını ve rakiplerini suçlayan ve her türlü yanlıştan uzak olduğunu gösteren ABD’nin genel yaklaşımı doğrultusunda Biden yönetiminin de bu konuda Rusya ile  yeni START anlaşmasını uzatma hamlesinin nedeninin Rusya’nın nükleer tehdidi olduğunu iddia etmesi idi.  Gerçek şu ki Amerika Birleşik Devletleri, özellikle Trump yönetimi döneminde, karada, denizde ve havada nükleer modernizasyonda büyük adımlar atmış ve nükleer cephaneliğini yeniden donatmak için milyarlarca dolar tahsis etmiştir ve Biden dönemindeki bu eğilim aynı şekilde devam etmektedir. 

Bu arada Biden, ABD ile birlikte dünyanın en büyük nükleer cephaneliğine sahip olan Rusya ile stratejik istikrarı müzakere etme sözü de vermişti. Bu konu özellikle Biden’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Cenevre’de ABD ve Rus delegasyonlarının Cenevre’de bir araya gelip istişarelerde bulunmalarının planlandığı son görüşmesinde gündeme geldi. Ancak Washington’un nükleer silah görüşmelerini defalarca sabote eden inatçı tutumu, beklendiği gibi Çarşamba günkü Cenevre görüşmelerinde başarısızlığa yol açtı.  Bu nedenle, ABD’nin, yeni nükleer silahlarını geliştirmesinin ve İNF Antlaşması’ndan çekilmesinin olumsuz sonuçlarından da yola çıkarak , nükleer ve nükleer olmayan kısa menzilli seyir füzelerinin geliştirilmesinde ve konuşlandırılmasında herhangi bir engel olmaksızın ve balistik füzeler üretmek istediğini de söylemek mümkün.  Bu kesinlikle Rusya’nın bir tepkisine neden olacaktır. Bu nedenle iki nükleer güç arasında yeni bir silahlanma yarışı başlamak üzere. Tabii ki Çin, Fransa ve Birleşik Krallık gibi diğer nükleer ülkeler, ABD ve Rusya’nın gerisinde kalmamak için füzelerini ve nükleer silahlarını mümkün olduğu kadar geliştirmeye çalışacaklar ve bu da dünyada stratejik istikrarı azaltacaktır. 

Popüler Yazılar