Cuma, Nisan 19, 2024

Son Haberler

İlgili Yazılar

Biden’ın Covid-19’la mücadele için imzaladığı 10 kararname ne içeriyor?

Dün yemin ederek ABD’nin 46. Başkanı olan Joe Biden, görevdeki ilk gününde, ülkeyi derinden etkileyen Covid salgınıyla mücadeleye güç verecek 10 başkanlık kararnamesi imzalıyor.

Politika değişikliğinin çerçevesini ortaya koyan kararnameler ile aşılama hızlandırılacak ve testler yaygınlaştırılacak.

Ayrıca maske gibi temel ihtiyaç malzemelerinin üretimini artırmak için Olağanüstü Hal yasalarına başvurulabilecek.

Donald Trump’ın politikası salgınla mücadelede her bir eyaletin kendisi için uygun adımları atmasına dayanıyordu; Biden yönetimi bunun tersine ulusal çapta bir stratejiyi öne çıkarıyor.

Trump yönetimi birçok kesim tarafından salgını kontrolde başarısız olmakla eleştirilmişti.

Bugünkü genel tabloya bakıldığında 406 bin kişinin yaşamını yitirdiği ABD, salgında en büyük can kaybına uğrayan ülkelerin başında geliyor.

Salgınla ilgili çalışmaları yürüten John Hopkins Üniversitesi’ne göre salgının başlangıcından bugüne kadar ülkede tahminen yaklaşık 24,5 milyon kişi koronavirüse yakalandı.

Biden, Beyaz Saray’a gelir gelmez selefi Donald Trump’ın temel politikalarını değiştirecek 15 başkanlık kararnamesi imzaladı.

Bunlar arasında Meksika sınırına duvar inşasından vazgeçilmesi, ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü üyeliğini sürdürmesi ve BM İklim Sözleşmesi’ne geri dönmesi de de var.

Biden, Trump’ın katılmadığı yemin töreninden sonra Beyaz Saray’a giderken paylaştığı Twitter mesajında “Karşı karşıya olduğumuz krizde, kaybedecek zamanımız yok” dedi.

7 maddelik plan: Kitlesel aşılama hedefleri

Biden yemin ettikten sonra yaptığı konuşmada koronavirüsün ülkede en tehlikeli dönemine girmekte olduğunu söyledi.

Başkan Biden’ın Covid-19 görev gücünün koordinasyonuna getirdiği Jeff Zients, gazetecilere, Trump yönetimi altında ulusal bir salgın stratejisi bulunmadığını, kapsamlı bir yaklaşım benimsenmediğini kaydederek bugünden itibaren bu durumun değişeceğini söyledi.

Biden yönetimi tarafından açıklanan yedi maddelik plan, aşıların etkili bir şekilde dağıtımının sağlanması ve test imkanlarına erişimin artırılmasını da içeriyor.

Planın sunum kısmında “Amerikan halkının koronavirüs salgınının yol açtığı kamu sağlığı ve ekonomi krizlerine, acil, sağlam ve profesyonel bir yanıt verilmesini beklemeye hakkı olduğu” kaydedildi.

Hükümetin hızla ve atak bir şekilde harekete geçerek hayati işlerde çalışanları ve en korumasız durumdaki kesimleri koruması ve desteklemesi gereği vurgulandı.

Amaç, Nisan ayı sonuna kadar yani Biden yönetiminin ilk 100 günü içinde 100 milyon kişinin aşılanması ve okulların büyük bir kısmının yeniden açılabilmesi.

Bunun için stadyumlar ve sosyal tesisler gibi alanlarda kitlesel aşılama merkezleri açılması hedefleniyor.

Salgınla mücadelenin ulusal düzeyde koordine edilmesi amacıyla yeni bir kurum oluşturulacak ve tek tek eyaletlere ve yerel yetkililere salgın önlemleri kapsamında daha geniş fonlar sağlanacak.

Ayrıca Savunma Üretim Yasası adı altındaki olağanüstü hal yasası, salgınla mücadele konusunda ihtiyaç duyulan koruyucu malzeme ve aşı üretimi için gerekli malzemenin üretiminin hızlandırılması amacıyla kullanılacak.

Şu anda uygulanmakta olan maske ve sosyal mesafe önlemeleri bütün eyaletler için geçerli olacak ve özellikle uçaklar ve trenlerde maske kullanmak zorunlu hale gelecek.

Dünya Sağlık Örgütü’ne geri dönüldü

Biden’ın, göreve başladıktan sonra Trump yönetiminin sağlık politikasından geri dönüş niteliğindeki ilk büyük kararı ise ülkesinin Dünya Sağlık Örgütü’nde (WHO) kalacağını ilan etmesi oldu.

Örgütün bugünkü yönetim kurulu toplantısına ABD’yi temsilen, Amerikan hükümetinin baş sağlık danışmanı Doktor Anthony Fauci katıldı.

Toplantıya video konferans yöntemiyle katılan Fauci, “Amerika Birleşik Devletleri, Dünya Sağlık Örgütü’nün üyesi olmaya devam edecek” dedi.

Fauci ayrıca Biden yönetiminin, yoksul ülkelere aşı ulaştırılmasını hedefleyen Covax programına katılmayı düşündüğünü açıkladı ve görevini sürdüreceğini söyledi.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres, kararı memnunlukla karşıladıklarını açıkladı ve bunun virüsle küresel mücadelenin koordinasyonu için yaşamsal önemde olduğunu söyledi.

Trump geçen yıl WHO’yu, koronavirüsün yayılmasını önleyememekle suçlamış, ülkesinin örgüte aktardığı fonları kesmiş ve ABD’nin Temmuz 2021’de üyelikten ayrılmasına yönelik süreci başlattığını ilan etmişti.

ABD, WHO’ya en çok mali katkı yapan ülke konumunda.

Popüler Yazılar