Cuma, Mart 29, 2024

Son Haberler

İlgili Yazılar

Amerika’nın Yemen ile ilgili ulusal acil durum kararını uzatması

Sözkonusu bildiride şu ifadelere de yer verilmiştir: ” Yemen eski hükümet üyelerinden bazılarının barışı, güvenliği ve istikrarı tehdit eden tavırları ve siyasetleri yüzünden Amerika dış siyaseti ve ulusal güvenliğine karşı bir tehdit söz konusudur. ” 

Bu karar aslında  Yemen’de Ali Abdullah Salih’in devrilmesine yol açan  halk ayaklanmaları ve Ensarullah liderliğinde  ulusal kurtuluş hükümetinin şekillenmesinden öncesine kadar dayanmaktadır. Ali Abdullah Salih döneminde Amerikalı bir gemi Yemen sahillerinde patladı ve ardından Sana ile Washington arasındaki ilişkiler karıştı. Amerika ise tam da bu sırada Yemen’e karşı acil durum ilan etti.  

Halk kıyamlarının Kuzey Afrika ve Batı Asya’dan Yemen’e sıçramasının ardından iki taraf arasındaki ilişkilerde halen devam eden karmaşık bir hava hakim oldu. Bu kıyamlar, Ali Abdullah Salih’in 30 yıllık yönetimine son vermesine rağmen, ancak ABD ve Suudi Arabistan’da arzu edilen hükümetin kurulmasına yol açmamasından dolayı  onların muhalefeti ile karşılaşılan bir sürecin başlamasına neden oldu. 

ABD, genel olarak planlarını El Kaide ile savaşmaya ve terörizm ve El Kaide ile mücadele kisvesi altında Yemen’deki müdahalesini gizli olarak odakladı. Ancak Suudi Arabistan halk kıyamları Yemen’e ulaşır ulaşmaz bu hareketlerin Suudi Arabistan’a da sıçrayacağından korkuyordu. Böylece Suudiler bu durumla mücadele etmek için tüm gücüyle harekete geçti ve başta Sana’daki kukla hükümetini Bahreyn gibi kullanmaya çalıştı, ancak başarısız olduktan sonra bu ülkeye karşı askeri yaklaşım içerisine girdi  ve işgalini gündeme getirdi ve BAE’nin katılımıyla da saldırdı. Yemen’e karşı bir savaş başlattı ve birkaç hafta içinde biteceğini düşünmesine rağmen, şimdi savaş sekizinci yılına girdi.

ABD her ne kadar açıklamalarında ve yaklaşımında bu savaşın bir parçası olmadığını iddia etse de, pratikte ABD’nin bu yıkıcı savaştaki rolü göz ardı edilemez seviyededir. Çünkü Suudi Arabistan yönetimi, ABD yönetimi   sırasında savaş ve askeri işgal emrini ABD’den aldı. Obama, iki taraf arasındaki ilişkilerin çok çeşitli bölgesel meseleler nedeniyle gergin olduğu bir dönemde  yeni bölgesel denklemler karşılığında Yemen’in işgalini kullanmak istedi. O dönemde Amerika Birleşik Devletleri sadece Suudi Arabistan ve BAE’nin saldırganlığını durdurmakla kalmadı, aynı zamanda Yemen halkı arasından ortaya çıkan güçleri etiketleyerek, onları bastırmak için Suudilere ve BAE güçlere gereken izni de verdi.  Buna ilaveten   geniş çaplı silah satışları ile savaşın devamı ve askeri saldırganlığı pekiştirilmesi için de uygun zemin hazırlamış oldu. 

ABD’nin Suudi Arabistan’a desteği Trump döneminde zirve yaptı, ancak Biden’ın gelişiyle ABD yaklaşımında temel bir farklılık da yaşanmadı. Biden hükümeti başlangıçta Ensarullah’ın terörist gruplar listesinden çıkarılmasına eğilim gösterse de, Suudi Arabistan’ın baskısıyla geri adım attı ve Cemal Kaşıkçı’nın cinayet davasının kovuşturulmasını da görmezden geldi. Biden yönetimi, BM destekli ateşkes görüşmelerinin son turuna girse de, başlangıçta savaşın sona ermesinin önünü açacağı düşünülse de, Suudi Arabistan iki yıldan kısa bir sürede 600’den fazla ateşkesi ihlal etti ve bu ihlallere karşı Biden yönetiminin sessizliği de böyle bir amaç gütmediğini açıkça göstermiş oldu. Özellikle Siyonist rejimin, Suudi Arabistan ve BAE’yi daha bağımlı hale getirmek ve ABD’nin Ukrayna savaşı sonrası Suudi petrolünün ucuz satışına zemin hazırlaması için ve de Rusya’nın petrol ve gaz ihracatını aksatması için bu savaşı sürdürmeye ihtiyaç duyuyor. Bu bağlamda İsrail Amerika’yı da baskısı altına alarak  Yemen savaşını durdurma isteklerini baltalamaya çalışıyor. 

Popüler Yazılar