Cuma, Nisan 19, 2024

Son Haberler

İlgili Yazılar

ABD’de Kongre baskınıyla sonuçlanan kaos dolu 65 günde neler yaşandı?

ABD’nin başkenti Washington’da geçen hafta yaşanan olaylar birçok kişi tarafından şaşkınlıkla karşılandı. Ancak internet üzerinden yayılan komplo teorileri ve aşırı sağcı grupları takip edenler için aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.

ABD’de başkanlık seçimlerinin yapıldığı gece, Başkan Donald Trump yerel saatle 02.21’de Beyaz Saray kameraların karşısına çıktı ve zaferini ilan etti.

“Seçimlerde zaferimizi ilan etmeye hazırlanıyoruz. Bu seçimi bizim kazandığımız açık.”

Trump bu sözleri sarf etmeden bir saat önce de Twitter üzerinden attığı mesajda, “Seçimleri çalmaya çalışıyorlar” demişti.

Oysa bunların hiçbirisi doğru değildi. Aslında ortada çalınacak bir zafer de yoktu. Ancak Trump’ın ateşli destekçileri için gerçeğin hiçbir önemi olmadı ve hala da yok.

Ortadaki tüm kanıtlara rağmen Trump’ın seçimi kaybetmediğine inanmadılar ve hala da inanmıyorlar.

İşte bu kitle, seçimlerden 65 gün sonra ABD Kongre binasını işgal etti. Saldırganlar arasında QAnon komplo teorisinin destekçileri, “Hırsızlığı Durdurun” (Stop the Steal) grupları, aşırı sağcılar, internet trolleri ve başka Trump destekçileri de vardı.

Washington’daki ayaklanmalardan yaklaşık 48 saat sonra, 8 Ocak Cuma günü Twitter, asılsız komplo teorilerinin yayılmasına neden olan ve seçim sonuçlarının değiştirilmesi için eyleme geçilmesi çağrısı yapan Trump destekçisi en etkili hesapları kapatmaya başladı.

Ve en sonunda da sıra Trump’ın kendisine geldi.

88 milyondan fazla takipçisi olan ABD Başkanı’nın Twitter mesajı atması “daha fazla şiddet olayını kışkırtma riskinden dolayı” süresiz olarak yasaklandı.

Washington’daki şiddet olayları tüm dünyada şok etkisi yaratırken, güvenlik güçlerinin de böyle bir duruma hazırlıksız yakalandığı görüldü.

Ancak, hem internette hem de ABD sokaklarında durumu takip edenlere ise bu yaşananlar hiç de şaşırtıcı gelmedi.

Seçimlere usulsüzlük karıştırılacağı fikri, Başkan tarafından hem konuşmalarıyla hem de Twitter’dan attığı mesajlarla seçimden aylarda önce işlenmeye başlamıştı.

Seçim günü oy verme işlemi devam ederken de söylentiler yayılmaya devam etti.

Cumhuriyetçi Parti’den bir gözlemcinin, Philadelphia’daki bir seçim merkezine girmesine izin verilmediğini gösteren video viral oldu. Aslında bu durum, kuralların belirsizliğin kaynaklanan bir yanlış anlamadan ibaretti. Bu gözlemci daha sonra oy sayım işlemini takip etmek üzere merkeze kabul edildi.

Ancak, bu olay seçimden sonra milyonlarca kişinin seçim usulsüzlüğü iddialarını desteklemek için #StopTheSteal (Hırsızlığı Durdurun) etiketiyle paylaştığı onlarca video, görsel, grafik ve hikayenin ilki oldu.

Tüm bu sosyal medya kampanyasının arkasındaki mesaj çok netti: Trump, seçimleri açı kara kazandı ancak “derin devlet” içerisindeki karanlık güçler bu seçimi ondan çaldı.

4 Kasım Çarşamba gününün ilk saatlerinde, daha oy sayımı devam ederken ve ABD basın kuruluşlarının kazananı ilan etmesine henüz günler varken, Başkan Trump zaferini ilan etti ve “Amerikan halkına yönelik sahtekarlık yapıldığını” öne sürdü.

Trump, ortaya attığı iddiaları ispatlayacak hiçbir kanıt ortaya koymadı. Zaten ABD’de seçimlere dair yapılmış olan araştırmalar da usulsüzlüğün çok ender olduğunu gösteriyor.

Aynı günün öğleden sonrasında “Stop the Steal” (Hırsızlığı Durdurun) adlı bir Facebook grubu kuruldu ve bu platformun bugüne kadar en hızlı büyüyen sayfalarından birine dönüştü. Perşembe sabahı itibarıyla üye sayısı 300 bini geçmişti.

Grupta paylaşılan gönderilerin büyük bir bölümünü usulsüzlük yapıldığı yönündeki temelsiz iddialar oluşturuyordu. Bunlar arasında binlerce ölünün adına oy kullanıldığı ve oy verme makinelerinin Trump’a verilen oyları Biden’a dönüştürecek şekilde ayarlandığı gibi asılsız iddialar ortaya atıldı.

Ancak bu gönderiler arasında “iç savaş” ya da “devrim” başlatılmasına gerek olduğundan bahseden, daha endişe verici yorumlar da vardı.

Perşembe günü akşamüstü saatlerinde Facebook bu grubu kapattı. Grup kapatıldığında 500 milyona yakın yorum, paylaşım ve beğeni toplamıştı.

Kapatılan bu grubun yerine ise binlerce benzer grup açılmaya başlandı.

Seçimlere usulsüzlük karıştırıldığı iddiaları internet üzerinden hızla yayıldı ve kendine çok sayıda takipçi topladı. Kısa bir süre sonra Stop the Steal hareketi, “seçimin itibarını korumak için harekete geçilmesi” amacıyla isim toplayan kendi websitesini açtı.

7 Kasım Cumartesi günü önde gelen haber kuruluşları, seçimi Joe Biden’ın kazandığını ilan etti. Demokrat Parti’nin güçlü olduğu yerlerde halk sokaklara dökülerek sevinç gösterileri düzenledi. Ancak internette Trump destekçilerinin tepkileri öfke ve inkar doluydu.

Trump destekçileri, tam bir hafta sonrası için Washington DC’de Milyon Kişilik MAGA (Amerika’yı Yeniden Yücelt) Yürüyüşü adı altında bir eylem organize etmeye başladı.

Trump, Twitter üzerinden attığı mesajda eyleme uğrayıp bir “merhaba diyebileceğini” söyledi.

Washington’da daha önce yapılan Trump yanlısı eylemler büyük kalabalıklar toplamayı başaramamıştı. Ancak bu kez, tam tersi oldu ve bu güneşli Ocak gününde Freedom Plaza’da binlerce kişi toplandı.

Radikal hareketler üzerinde çalışmalar yapan bir araştırmacı bu eylemi, “Trump yanlısı ayaklanmanın başlangıcı” olarak tanımladı.

Kafasına kırmızı MAGA şapkası takan Trump’ın konvoyunun geçişi sırasında destekçileri de çığlık atarak sevinç gösterileri yapmaya başladı.

Muhafazakar kesimin bazı önde gelen isimleri de bu eyleme katılmış olsa da, toplanan kalabalığın büyük bir bölümünü aşırı sağcı gruplar oluşturuyordu.

Bu eylemde varlığı tespit edilen ve daha önce çok sayıda şiddet içeren eyleme katılan aşırı sağcı, göçmen düşmanı, tamamen erkeklerden oluşan Proud Boys daha sonra Kongre binası saldırısında da önemli rol oynadı. Milis gruplar, aşırı sağcı medya mensupları ve komplo teorisi destekçileri de eyleme katıldı.

Akşam saatlerinde ise Trump destekçileri ile onları protesto etmek için toplananlar arasında çatışmalar başladı. Hatta bu çatışmalardan birisi Beyaz Saray’a beş blok mesafede yaşandı.

Polisin müdahalesiyle kontrol altına alınan şiddet olayları aslında birkaç gün sonra yaşanacakların da habercisiydi.

Seçimi takip eden günlerde Trump ve hukuk ekibi sonuçlara itiraz eden onlarca yargı süreci başlattı.

Her ne kadar açılan davaların neredeyse tamamı Trump aleyhine sonuçlanmış olsa da internetteki birçok destekçisi arasında Başkan’ın en yakınındaki iki hukukçu Sidney Powell ve Lin Wood’a hayranlık duyanlar ortaya çıkmaya başladı.

Powell ve Wood, seçim usulsüzlüğü iddialarıyla ilgili hazırladıkları dosyanın çok ama çok kapsamlı olduğunu ve bu dosyanın açıklanması halinde Biden’ın seçimi zaferinin de sona ereceğini vaat etti.

Muhafazakar aktivist ve eski federal savcı, 65 yaşındaki Powell, Fox News’a yaptığı açıklamada, İskandinav masallarında düşmanlarını yok etmek için okyanustan çıkan devasa deniz canavarı “Kraken’i salacaklarını” söyledi.

Kısa süre içerisinde Kraken, seçim usulsüzlükleriyle temelsiz iddiaların sembolüne dönüştü.

Powell ve Wood da aynı zamanda Trump’ın şeytana tapan, pedofillerden oluşan Demokrat Partili bir “derin devlete” karşı mücadele verdiğini savunan QAnon komplo teorisinin destekçileri için birer kahraman haline geldi.

Bu avukatlar, Başkan ile asılsız komplo teorilerinin doğruluğuna inanan destekçileri arasında adeta bir köprü oluşturdu.

Powell ve Wood, seçmenlerin tepki ve öfkesini internet ortamında çok iyi bir kışkırtmasına karşın verdikleri hukuk mücadelesi ise hiçbir sonuca ulaşmadı.

Kasım ayı sonunda davalarına dayanak olduğunu söyledikleri 200 sayfalık belgeleri açıkladıklarında ise yürüttükleri yargı süreçlerinin asılsız komplo teorileri ve doğru olmadığı kanıtlanan çeşitli iddialardan ibaret olduğu ortaya çıktı.

Belgelerde ayrıca çok sayıda hukuki hata, yazım hatası ve cümle düşüklükleri olduğu da görüldü.

Yine de bu etki devam etti. “Kraken” ve “Release the Kraken” (Kraken’i Sal) terimleri Twitter’da bir milyondan fazla kez paylaşıldı.

Popüler Yazılar